NEYDİ

NEYDİ

EMILY YARAMIS / ABD

Sessizliğin içine gömülmek, sadece kendi sesimizi duyabilmek ve nefes alışverişlerimizi hissetmek! Zor belki ama imkansız değil. Susuz çöllerde kalan Mecnun’un “Leyla!” diye koşarken suyu görmezden gelmesi! Aklının ayarlarında çarpıklıklar ve ikilemlerle yaşama sanatı.

Ah yalan dünya! Yaş alıyoruz da biz, yaşayamıyoruz maalesef! Bunca çarpık zihniyete rağmen karışmış olan aklımızla doğru olanı, gerçek olanı bulmak. Bulduklarımızla yaşamak. Pişmanlıklarımızın bizi kahretmemesi. Yorgunluklarımızın içinde bir işe yaramanın nazenin huzurunu tatmak ne güzel olurdu. Varlığımızı var edene bir borcumuz var. Var olmanın tatlı busesini tüm sinemizde hissetmek.

Sevaplarımızla ve günahlarımızla insan olmanın, insan kalmanın bedelini ödemek istiyoruz. Bu bedel çok ağır olsa da hissiyatımızın yoğunluğundan kurtularak, aklımızın sınırlarını aşarak, kalbimizdeki sızıları kabullenerek var olmanın sırrına ermek istiyoruz. Kemal sıfatların tecellisini fark etmek istiyoruz.

Eğer bir enerji dalgası varsa ve bu enerji dalgası duygu ve düşüncelerimizden oluşuyorsa tüm olumsuz düşünceleri kaynağından kesmek istiyoruz. Ümitvar olup yeniden yenilenmek istiyoruz. Her güne sil baştan başlamak gerek. Başka türlü baş edemez insan kendisiyle. Her günde yepyeni olmak, bir öncekinden daha donanımlı daha acımasız belki daha sevecen. Kim bilir silebilmek zihninden her şeyi, yeniden çizebilmenin en gizemli yöntemidir.

Bu dünyada yaptığımız her şey aslında sevdiğimiz şeyler mi?

Hayır!

Birilerini mutlu etmek, razı etmek, gönül almak adına yapılmış olan hizmet davranışları. Eğer kimlik noktasında kendine hizmet edememişsen bütün bunlar sana yük olur ve bu yük gün gelir seni çökertir. Kendini tanıyamazsın. Aynadaki kişi sen değilsindir. Yıpranmış, herkese ve her şeye öfke duyan, geçmişini paketleyip zihnine dürememiş tüm buhranlarınla, yaşamı daima kendine zehir eden kahrolası bir kişilik haline dönüşmüş olabilirsin.

Teselli etmek nedir?

Avutmak mı? Ya da avunmak için birilerinden gerçek olmasa da masallar dinlemeyi istemek mi?

Gerçekten nedir ki?

Bebeklik, çocukluk, gençlik, orta yaş, güçlük derken geçti gidiyor ömür! Hayatımızın hangi döneminde teselli edebildik kendimizi! Hangi dönem içimiz buruk buruk olmadan, dağlar üzerimize abanmadan nefes alabildik!

Teselli arayıp, bulduğumuzu sandığımız şeyler de dönem dönem zaman aşımına uğradı. Yetmedi, yetinmedik. Maddi, manevi imkanlarımız da bizi avutmadı. Teselli edemedik ruhumuzu, kalbimizi…

Hep bir yerlerde takılıp kaldık!

Kimimiz çocukluk travmalarında, kimimiz gençlik heveslerinde.

Kimimiz de kişiliksiz kimliğinde.

Aşamadık kendimizi. İfadelerimiz sönük kaldı.

Hissiyatımızı betimleyemedik.

Sevdik horlandık, itaat ettik değersizleştik, affettik ezildik, saydık hiçlendik.

Teselli edemedik kendimizi, teselli bulamadık kendimiz gibi gördüklerimizden.

BAZI ÇOCUKLAR KİMİN UMURUNDA?

7 Mart 2023

IŞIĞIN DOĞDUĞU YERLER

7 Mart 2023

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir