Description
Her dönemde gündemde olan temas ettiği yapıları, kurum ve kuruluşları hatta farkında olsak da olmasak da biz bireyleri dahi farklılaştıran, şekilden şekle sokan sihirli bir kelimedir değişim. Tahavvül etmek, farklı durum ve şekle girmek anlamlarına gelen ‘değişim’ Türkçemize yeni dönemde bir değişim sürecinde kazandırılan kelimelerdendir. Değişim sözcüğünün bir tahavvülün, farklılaşmanın, değişimin sonucunda hayatımıza girdiğine şahit olmaktayız. Bu bakımdan sözcüğün derununda da bir değişim söz konusudur desek yeridir. Bu zaviyeden bakıldığında, ‘değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ deyişi de lengüistik bakımdan nakıstır.
Âşık Paşa, Garibname eserinde “Her gün bir güneş doğar, güneş aynıdır ama her gün farklıdır” derken bizim için yepyeni, güzelliklerle doldurulması gereken, değişimlere müheyya olan güne vurgu yapar, aynı zamanda değişenin yanında değişime sebep olan, vazife yönüyle değişmeyen unsura, güneşe de dikkat çeker. Etrafımızdaki her unsurda değişim rengini görmek mümkündür. Mevsimlerle birlikte tabiatın rengârenk olması, dünyaya yeni gelen bir sabinin her geçen gözümüz önünde serpilip şekilden şekle girerek değişime uğraması tabii bir süreçtir. Aslında bir bakıma değişimin bünyesinde tekâmül, olgunlaşma ve güzele doğru evrilme de vardır.
Elbette her değişim müspet manada olmayabilir. Bazen bizi biz yapan değerlere bigâne kalma, öz değerleri bazı mülahazalarla hor görüp sırt çevirme neticesinde değişim karşımıza inhiraflar, kaymalar olarak çıkabilir. Bundan dolayı değişimin sınırları çizilmediğinde ya da öz değerlerin göz ardı edilmesi sonucunda bazen değişim; başkalaşma, özden uzaklaşma da olabilir.
Değerli kardeşim Birol Topuz Bey’in kaleme aldığı çalışmada gündemimizi meşgul eden birçok mesele farklı perspektiften ele alınmış. Bir eğitimci gözüyle ahlaki değerlerden, yeni hicret mekânlarına uyum; Hizmet’i dünya markası haline getiren değerlerden, bizi tefessühe, yozlaşmaya sürükleyebilecek unsurlara kadar farkı temaları ele almış. Yeni hicret yurtlarında takip edilecek yollara ve yöntemlere vurgu yapılmış, değişim başlığı altında cemedilmiş. Mevlana’nın;
Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Mısralarında buyurduğu gibi bulunduğumuz yerde ve konumda, öz kaynaklarımızın ışığında yeni projelere, yeni çıkışlara ve kapıları aralamaya dikkat çekilmiş.
Eserinde son dönemde vuku bulan hadiselerin konumlandırılması da oldukça isabetlidir. Hz. Yakup ve Hz. Yusuf’un başından geçenlerin günümüzdeki mağdurlar ile özdeşleştirmesi, çekilen çileleri ilahi kaynaklı davalara özgü imtihan olarak nitelendirilmesi de mağdurları teselli bakımından güzel bir misaldir.
Hocaefendi’nin “İnsanların kendilerini iyi ve yeterli görmesi kadar öldürücü bir virüs yoktur.” sözüne atıfta bulunan yazar, sürekli yenilenmeye ve öğrenmeye vurgu yaparken Yüce Nebi’nin “İki günü eşit olan aldanmıştır.” düsturundaki hakikatlerin her dem ter ü taze olduğunu çağrıştırmaktadır.
Eser, belli bir süreçte cereyan eden hadiselerin müşahedesi ile kaleme alındığından güncel ve taze, okuyucuların satırlar arasında kendisine ait bir şeyler bulması açısından da ilgi çekicidir. Okuru bol olması temennisiyle…
Prof. Dr. Erkan Karacan
Yorumlar
Henüz inceleme yok.