SONDAN BİR ÖNCEKİ VAZİFE

SONDAN BİR ÖNCEKİ VAZİFE

EMY T.

Pazartesi 7 civarında ofise gittim ve Kenya’da yaşanan kaçırma olayları, çevre ülkelerde de yaşanabilir endişesiyle devlet dairelerine başvurmak üzere hazırlıklar yapacakken sağlam bir kaynaktan Hocaefendi’nin vefat haberi geldi ama yine de inanamadım hemen teyit etmeye çalıştım, “O en sevdiğine kavuştu” dediler.

Bizler iyi-kötü inanan insanlarız, öz ana babamız vefat eder üzülürüz ama başımızdaki manevi ana babamızın vefatı çok daha başkaymış. Bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti hayatım ve o sahnelerde gördüm ki Hocaefendim ve hizmeti bu filmin ana temasıydı. Bütün dini değerleri, Peygamber ve sahabe sevgisini hatta kendi ana babama bile duymam gereken sevgiyi o öğretmişti bana. Baki hayatın hazırlıklarını hep o yaptırmıştı bana. Dolayısıyla o ruhunun ufkuna yürürken acizane iştirak ederek sondan bir önceki vazifeyi tamamlama arzusundaydım.

Cenaze namazının çarşamba veya perşembe olacağı haberini alır almaz ilk uçakla yola koyularak salı akşamı o kutlu kamp diyarımıza vardık. Yolculuk sürecinde birçok arkadaşımızla karşılaştık veya yollarda oldukları haberini aldık. Çarşamba sabah Abdullah Aymaz abimizin nezaretinde hemen bir araya gelindi. Herkes ne kadarda vakur görünüyordu, her ne kadar gözleri dolu, kalpleri hüzünlüyse de. Bir miktar hasbihal edildikten sonra Hocamızın o mütevazi odasını ziyaret ettik, ufacık bir yerde bir ömür geçirmişti ama ne bereketli ne güzel bir ömürdü. Hıçkırıklarla bazı anılarını paylaştı bir abimiz. Hemen binanın yanında kabri hazırlanıyordu can Hocamızın vasiyeti üzerine. Tesbihatlarımıza şahit olmak istiyordu. Bizde öğle namazının ardından gür bir sedâ ile tesbihatımızı tamamladık sonra onun çok sevdiği hemen aşağıdaki ufak gölü ziyaret edip oradan ayrıldık.

Ve gözyaşlarının içimize akıtılacağı o gün gelmişti. Merasim için çevrede ufak bir stadyum ayarlanmıştı. Aman Allahım bu ne kalabalık. Binlerce katılımcı vardı. Farklı farklı ülkelerden birçok arkadaşımızla karşılaştık. Her yerde görevli abilerimiz ve bayrağın teslim edileceği gençlerimiz düzeni sağlamak için oradalardı lakin pek de yapacak bir şey kalmıyordu sanki onlara. Çünkü Hizmet insanlarının doğasında vardı düzen ve intizam, onlar kendilerince bir sıra oluşturup teker teker stadyuma giriş yapıyorlardı. Çok detaylı güvenlik önlemleri alınmıştı; QR kod uygulamaları, görevliler, polisler… Bu kadar kısa sürede böylesine önemli ve büyük bir programı organize etmenin izahı yoktu.

Program saatlerinde o alanın hava sahası bile kapatılmış ve helikopterle yukarıdan kontroller yapılıyordu. İçeride ufak bir sahne hazırlanmıştı ve Hamidullah Abimiz programa moderatörlük ediyordu. Kur’an ve dualar okunuyordu. İnsanların yüzlerinde hep bir tebessüm vardı birazda şaşkınlık… Derken kalbin zor dayanacağı muhteşem bir atmosfer oluştu ve o içeri girdi ama bu sefer dimdik ayakta değil bir tabutun içerisindeydi lakin yine çevresinde binlerce kişiyle her zamanki o ihtişamını koruyordu. “Hocammm hocamm” mırıldanmalarını, gözyaşlarını ve hıçkırıkları hemen her safta duyulabiliyordu. Buna rağmen hiç kimsede bir taşkınlık görülmüyordu. Orada on binlerce insan olmasına rağmen herkes o vakur duruşunu korudu, namazlar eda edildi ve toprağa kavuşmak üzere kestane kampına doğru yola çıkıldı.

Maalesef güvenlik gibi bazı şartlardan dolayı herkesin defin işlemine katılması mümkün olmadığından birçok abi ve ablalarımız stadyumda dualara devam ettiler. Kamp yeri en ince ayrıntısına kadar hazırlanmıştı. Vardığımızda yakınları tarafından toprağa konulmuş, herkes intizam içerisinde sıraya giriyor ve bir avuç toprak atabilmek için çabalıyordu. Herkese bu imkan sunuldu ve erkeği, kadını, genci, çocuğuyla Kur’an ve dua eşliğinde Büyüğümüzü geldiği yere uğurladık.

Cuma sabahı tekrar kabrini ziyaret etmek üzere oradaydık ve akın akın insanlar gelmeye devam ediyordu belki de ilk defa o beldede trafik oluşmuştu. Yine düzen içerisinde herkes Fatiha’sını okuyarak birkaç dakika içerisinde oradan ayrılıyor ve diğerlerinin girmesine imkan hazırlıyordu. Böylelikle hepimiz sondan bir önceki vazifemizi yerine getirdik.

Şimdi onun bize gösterdiği nurlu yolda daha emin adımlarla yürüyerek son vazifemizi yerine getirme ve Hakk’ın rızasına ulaşma zamanıdır. Bu merasimde bir kez daha görüldü ki en acılı gününde bile Hizmet insanı, inandığı değerlere ters düşecek hiçbir uygulamaya girmemişti ve lisan-ı haliyle bu davada sabit kadem olacağına tekrardan söz veriyordu.

O’nun vefatı bile büyük hizmet ediyordu…

EZAN ANINDA ULUYAN İTLER

8 Kasım 2024

HOCAEFENDİ VE HİZMET

8 Kasım 2024

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir