Anadolu’nun ücra bir kasabasında 1970’lerde dünyaya geldi. Dini ve kültürel değerlerin güçlü şekilde yaşandığı bir çevrede neşet etti. Çocukluk yılları, köy kahvelerinde dinlediği hikâyeler, cami avlularında yapılan sohbetler ve büyüklerinin anlattığı ibretli hatıralarla şekillendi. Bu ortam, onda hem derin bir maneviyat duygusu hem de insan hikâyelerine karşı güçlü bir merak uyandırdı.
Edebiyat ve düşünce dünyasında, insan hakları, ahlaki duruş ve toplumsal hafıza temalarını merkeze alan çalışmalarıyla tanınan Aslan, yazılarında çağının tanıklığını yaparken, bireysel ve toplumsal vicdanın diri tutulması gerektiğini vurgular. Çeşitli dergi ve platformlarda kaleme aldığı deneme ve makaleler, hem entelektüel derinliği hem de samimi diliyle geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır.
Hayatını, adaletin, hakkaniyetin ve insani değerlerin savunulmasına adamış olan Aslan, eserlerinde yaşanmış tecrübelerden ve tarihin ibret sahnelerinden beslenir. Ona göre yazmak, yalnızca kelimelerle değil; umutla, sabırla ve direnişle dünyaya iz bırakma çabasıdır.