CANIM HOCAM

CANIM HOCAM

YAVUZ AVCI

Benim ruhani babam, hayatta öğrendiklerimin piri, üstadı canım Hocam,

Ruhunuzun ufkuna yürüdünüz. Herkes bir gün bu dünyadan göçecek, fakat biz öksüz, biz garip kaldık. 

İlk tanışmamız İzmir’de 1983 Yılında ilkokul beşinci sınıftayken Kur’an-ı Kerim hocamın dinlettiği İstanbul’un fethi kasetiyle başladı. O yaşta öyle ağladım ki kasetin bitmesiyle kim olduğunuzu öğrenmem ve sonrasında Rabbim yolumuza imkanlar serip lise çağına kadar devamlı güzel abilerimizin elimizden tutmasıyla bu zamana kadar hiç ayrılmadan bu yolun bendesi olmaya gayret ettim. Lise çağında Alsancak camiinden çıkarken hocamızın camiye girmesi, başımı okşayan mübarek elin sahibine bakınca unutamadığım o an o hal hala aklımda; cennetlere denk o atmosferi unutamam. Ayaklanıp “Buyrun hocam” dedim. “Maşallah…” diyerek hayır dualarını aldım.

Sonra vaazlarını hiç aksatmadan gitmeye gayret ettim. İlk vaazım Büyüğümüzün Üsküdar Valide Sultan Camiinde Peygamber Efendimiz’in (sav) komutanlığını anlattığı vaazıydı. Cami bomboşken geldim, bir sütunun dibine Hocamı görmemi engelleyecek şekilde oturdum. Ara sıra bakarak kendimi gizledim. O’na görünmeden kaçamak vaazını dinledim; niyetimi Rabbim biliyor Hocamız görür ve de bu günahkar kalbimi anlar diye ürktüm. Sonradan tüm İzmir, İstanbul ve Ankara vaazlarını kaçırmamak için azami gayretim oldu.

Lise bitince bir ara Yamanlar’da bir kamp olmuştu. Hocamız da oradaydı. Gece ağlamalı dualarına şahit oldum. Duyduklarımın doğru olduğuna şahitlik yapma şerefi nail oldu. 1992’de tayinim kurayla Japonya’ya çıkmıştı. Yazılı kağıdı gidip kendim alamadım. Bu seferde bir sarmaşığa sığınarak gizlendim. Başka bir arkadaşım benim yerime hocamızın elinden aldı. Düşüncem ve korkum aynıydı; kıtmirin durumu beyan olur diye ürktüm, Rabbim biliyor.

1992 yılının sonuna doğru Çamlıca Kur’an kursunda Arnavut ve Orta Asyalı öğrencilere hayır dağıtımında görevliydim. Bizatihi hocamızın teftişine nasip olan bu anı da unutamam.

Japonya nasip olmayıp Tayvan olunca da 1994 yılı yazında bu sefer Tayvanlı Müslümanlarla beraber Hocamızı Altunizade’de ziyaret ettik. Çok bereketli geçen bu anı da unutamam,  1995 Yılında Tayvanlı hac kafilesiyle hac farizasını yerine getirmek nasip oldu. Türkiye’ye gelince İsmail Büyükçelebi Hocamızın eşliğinde beraberce Altunizade’de ziyaret etmek nasip oldu.

Son ziyaretimiz Şangay’dan arkadaşlarla 4 günlük Pensilvanya Kamp merkezinde oldu. 2012 yılındaki bu ziyarette vakit namazları ve tüm kamp programına tam iştirak ettik. Yanımızda bulunan bir arkadaşımız “Bir dört gün daha kalabilirsiniz deseler sen kalır mısın?” deyince ben de “Tabi ki…” dedim. O bana “Ben istemem, çünkü işim gücüm, ailem var. Çünkü orada telefon yok. Azami dünyayla ilişki sıfıra yakın. Devamlı evradlar okunuyor. Toplu vakit namazları dışında teheccüd dahi cemaatle eda ediliyor.” dedi.

O anlarda unutamadığım üç şey vardı: Birincisi; vakit namazlarının birinde hocamızı bekliyoruz. Geldi, eliyle işaret ederek bir molla abimizi öne geçirdi, sonra da yanıma geldi ve namazı yanyana beraber kıldık. İkincisi; ilk gün yatmadan önce banyoda bir abimiz seslendi ‘sular kesilmiş’ diye. Ben de gittim baktım, su ip gibi akıyor. Abimize “Kamp alanında tasarruf yapılıyor, o yüzden…” dedim. Bu hal kampın yemekler dahil her yerinde belli oluyordu. Üçüncüsü de Yusuf Pekmezci abiyi İzmir’den tanırdım, yakın muhabbetimiz vardı. Kampta karşılaşınca bir soru yönelttim. “Hocamızla ilk tanışmanız, devamlı bu aşkla ve şevkle koşturmanızı neye bağlıyorsunuz?” Cevaben dedi ki; “Kestanepazarı Camiindeki ilk vaazında kendisine yabancı olduğumuzdan samimi olamadım. Ama ikincisinde artık Hocamıza vurulmuştum. Cuma sonrası musafaha yapacakken Hocamızın omuzundan kendime çektim, bu sırada yüzünden gelen birkaç damla ter burnuma ve dudaklarıma geldi. O andan bu zamana kadar aşkla şevkle ve durmadan hizmette koşmaya devam ediyoruz.” diye cevaplamıştı.

Vesselam özleyeceğiz, hem de burnumuzun kemikleri sızlayarak, aşkımız sönmeden, artan özlemimizle… Gayret ederek ve durmadan koşturarak devam edeceğiz hizmete, Allah’ın izni ve iradesiyle inşaallah…

Hocamız, ötelerde sevdikleriyle beraber olacaktır, bundan hiç şüphem yok, bu konuda Rabbim’e inancım tam. Duam o ki bizleri O’na layık kardeşlerden eylesin. Bu dünyada ali himmeti üzerimizde olsun, ötede beraber haşr olup, Büyüğümüzü bize şefaatçi eylesin. İnşaallah şirketi maneviye düsturunca nasiplenen bizler, gayretle Hizmet’e devam edersek büyüğümüzün ruhu şad olacaktır. ‎

SONSUZLUĞA GİDEN YOLDA

6 Kasım 2024

EZAN ANINDA ULUYAN İTLER

6 Kasım 2024

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir