M. SERHAT BULUT
Bahar geldi. Aylardır uyuyan toprak uyandı. Türlü türlü sebzeler, otlar yeryüzüne çıktı. Bunlardan biri de Maydanoz Maya ve Roka Roki’ ydi.
Maya ve Roki, her gün su içip güneşleniyorlardı. Hayat ne güzeldi. Lıkır lıkır sulardan içiyor; “Oh!” deyip ılık esen rüzgarda gözlerini kapıyorlardı.
Hayat güzeldir; yeter ki sen de güzel bakmasını bil.
Pazarcı Ali Amca, Roki ve Maya’ yı tarladan alıp pazara götürdü. Roki ve Maya, pazarda ilk defa başka sebze ve meyveleri görüp şaşırdılar.
Gezenler, daima hayret edecek şeyler görürler. Oturanlar ise “Of! Puf!” diye şikayet ederler.
Roki, Kafa Marul’ u göstererek “ Meğer Dünya’ da ne acayip bitkiler var” dedi.
Koca Kafa Marul “Evet. Ben de pırasaya hayret ediyorum. Bir bayrak direğine benziyor” dedi.
Ağırlık ölçüleri, bitkilerin (yeşilliklerin) kendi aralarındaki konuşmalarını dinlediler.
Kilogram ve gram üzgündü.
Gram, kilograma “Elektronik tartı geldi. Yakında bizi çöpe atarlar” dedi, üzülerek.
Kilogram da “Yeşillikler ne güzel. Onlar yıllardır hiç değişmiyor; ama ağırlık ölçen araçlar sürekli değişiyor” dedi.
Gram, “Haklısın da bir kaç gün sonra belki onları göremeyeceğiz” dedi.
Ağırlık ölçülerine ne olacaktı?
Kilogram, “Yeni bir hayata başlamaya ne dersiniz?” diye sordu.
Yarım kilo, “Nasıl yani?” dedi.
Kilogram, “Bir halk oyunları ekibi kuralım. Biz yıllardır Siirt’teyiz, adı da Siirt Halk Oyunları Ekibi olsun” dedi.
Yüz gramlar bu işe çok sevindiler.
“Peki, halaycı başı kim olacak?” diye sordular.
Kilogram, “İsterseniz ben olayım, güzel mendil sallarım,” dedi.
Kilogram ve gramlar el ele tutuşarak halk oyunu oynadılar. Pazardaki yeşillikler onları hayranlıkla seyretti.
Ayşe Öğretmen, pazarı gezerken kilogram ve gramların oyununu izledi ve çok beğendi. Pazarcı Rıza Amca’ya “Kilogram ve gramların oyunlarını çok beğendim, çocuklara ağırlık ölçülerini anlatacağım. Onları satın alabilir miyim?” dedi.
Rıza Amca, elektronik tartı aracı kullanacağı için onları Ayşe Öğretmene verdi. Rıza Amca işlerini daha hızlı görmek için teknolojiyi kullanıyordu. İnsanın hayatındaki en önemli şeylerden biri de zaman kazanmaktır.
Ayşe Öğretmen, Siirt Halk Oyunları Ekibini sınıfa getirdi. Siirt Halk Oyunları Ekibi çocuklara potpori oynadı. Çocuklar çok mutlu olmuşlardı. Sıra tanışmaya gelmişti. Kilogram, “Ben halaycı başı kilogramım, 10 tane 100 gram eder” dedi.
Cansu, öğretmenim, şiir gibi oldu” dedi.
Bu sırada ikiz 500 gramlar öğrencileri selamladı. “Biz ikiz 500 gramız, hep beraber gezeriz. İkimiz bir kilo ederiz” dediler. Öğrenciler de kendilerini tanıttılar.
Bu sırada zil çaldı, beslenme saati gelmişti. Cansu’nun annesi poğaça yapmıştı. Cansu bütün sınıfa peynirli poğaça dağıttı. Poğaçalar ısırıldı, poğaçanın içinde pazardaki maydanoz vardı.
Maydanoz Maya, kilogram ve gramları görünce çok sevindi. “Hey, merhaba!” dedi. “Birazdan çocukların gözleriyle sizi göreceğiz,” dedi.
Gramlar da çok sevinmişti. Çocuklar afiyetle poğaçaları yediler.
Ayşe öğretmen, “Evet çocuklar, ağırlık ölçülerini tanıdık. Ağırlık ölçüleri nerelerde kullanılır?” diye sordu.
Hasan, “Halterde” diye cevap verdi.
Ayşe Öğretmen, “Hasan haklısın, halterde de kullanılır” dedi.
Cansu, “Genelde sebze, meyve, ihtiyaç maddeleri alırken kullanırız” dedi.
Hasan, “Öğretmenim, dünyanın ağırlığını ne ile ölçerler?” diye sordu.
Ayşe Öğretmen, “Aa, çok enteresan! Dünyanın ağırlığını hiç düşünmemiştim; ama dünyadan büyük olması muhakkak lazım” dedi.
Çocuklar, “O koca dağlar, denizlerin ağırlığı ne müthiş, değil mi?” dediler.
Pazardan aldığımız sebze-meyvelerin bir fiyatı oluyor, peki onların fiyatı nedir? Hiç düşündük mü?
Okuma-Anlama:
Halk oyunu oyuncularının kilolarının hafif mi olması gerekir, ağır mı?
En çok neyin ağırlığını ölçmek isterdin? Sesimin, dağın, gölgemin…
Çevrendeki hangi iki varlığın ağırlığı aynı sence?
Oturduğun apartman, okulun, babanın arabası, buzdolabı, çamaşır makinesi…
Ağır insanlar neden ağır hareket eder?