Description
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Develer tellal iken, pireler berber iken… Masallar ülkesindeki çocuklar, analarının beşiğini tıngır mıngır sallar iken dünyadaki bütün çocuklar Ay Masalları dinlermiş. Ay masallarını büyükler anlatır, çocuklar dinlermiş.
Uzun kış gecelerinde, gecenin geç vakitlerine kadar masal anlatılırmış. Dedeler masal anlatmaktan yorulurmuş. Ninelerin uykusu gelirmiş. Ama çocuklar uyumazmış. Çocuklar masallara doyamazmış. Masallar bile uyur, çocuklar uyumazmış. Çocuklar büyüklerin eteklerine yapışır, daha çok masal isterlermiş.
Uzun kış gecelerinde çocuklara masal anlatmak zor değilmiş. Ama yaz aylarında bağda, bahçede çalışanlar eve yorgun gelirmiş. Eve geldikleri zaman dinlenmek isteseler de çocuklar onları rahat bırakmazmış. Masal isteyip dururmuş. Çaresiz kalan anneler, babalar, dedeler, nineler, dayılar, amcalar, teyzeler, halalar hatta komşular çocuklara masal anlatmak zorunda kalırmış.
Gün gelmiş, büyükler aynı masalları tekrar tekrar anlatmaya başlamışlar. Çünkü anlatacak yeni masalları yokmuş. Yine de çocuklar masal dinlemeye doyamıyormuş. Günler, aylar, yıllar böylece geçip gitmiş. Biraz büyüyen çocuklar aynı masalları dinlemekten usanmışlar. Yemeden içmeden kesilmişler. Anneler babalar da bu duruma üzülüyormuş. Ama bir çözüm bulamamışlar. Çocuklar artık rüya göremez olmuşlar.
İşte; “Güneş Masalları” dönemi böyle başlamış…
Yorumlar
Henüz inceleme yok.