FİRAR

FİRAR

Ertuğrul İncekul

“Kaçıp Allah’a sığının.” Zariyat 51/50

Hz. Yusuf’un kendi masumiyetini bilmesi ve iffetini korumasına rağmen, toplumun değerlerini göz önünde tutarak ve hedef kitlenin de itibar ve şerefini düşünerek 7 veya 12 yıl hapis yatması tam bir Allah’a kaçıştır. Buna karşılık, zindandan çıktığında, bir dönem dedikodusu yapılan konulardan en ufak bir iz ve şaibe kalmamıştır. Gönüllerin Fatih’i olmuştur.  Hz. Aişe gibi tertemiz hale gelmiş ve zorlu imtihanını başarıyla vermiştir.

Kehf Gençleri ise dirilişin sembolü olan bir feta topluluğudur. Onların hikayesi, fütüvvetin ve genç kalanların hikayesidir. Yanlışa başkaldıran salih insanların ,cesur yürekli insanların hikayesidir.

Sarte, “Ben bir çelişkiler yumağıyım.” der. Fakat  bu gençlerin kitabında, varoluşçular gibi geleneğe, örfe, dine, ailevi değerlere, kökten her şeye karşı bir isyan ve yıkım yoktur. İhya vardır, imar vardır, hayat üfleme vardır. Nazarları Rabb’e çevirme vardır. Rab’le irtibatlı bir başkaldırma vardır. Günaha, yalana, ahlaksızlığa, arsızlığa, hırsızlığa, fuhşa… Kısacası dinin ruhuna aykırı her şeye bir isyan vardır. İnsanlık bestesine nağme nağme katkı sunma vardır.

Son karakoldur, Allah’a firar eden Kehf Salih’leri. Hakkı tutup kaldırma için kıyama duranlardır. “Rabbimizden başka tanrı ve tapılacak bir şey tanımayız.” diyen tevhid ehlidir. Korkakça bir ayrılış da değildir. Hz. Ömer’in Medine’ye açık hicreti gibi pervasızcadır. Toprağa düşen ,çürüyen ama binler başak veren bir meydan okuyuştur.

Kehf Ashabı’nın belli bir zümreye ait, varlıklı ,elit insanlar olduğu söylenir. Bu yüzden toplumdaki isyanları ve kendilerini mağaraya mahkum edişleri çok daha fazla tesir bırakmıştır. Bu durum toplumda büyük bir uyanışa, intibaha sebeb olmuştur.

Aslında devlet teröründen, zalim hükümdardan, ceberrut rejimden Allah’a kaçıştır Kehf gençlerinin hikayesi…Varlık içinden geçici bir yokluğa mahkumiyettir.

Mağara, inziva, koza dönemi tarihte hep olagelmiştir. İmam Gazzali, İmam Rabbani, Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Serahsi, İbn-i Arabi, Mevlana, Bediüzzaman ve Asrımızın Dertlisi hep toplumları inşa ve diriltme adına büyük mahrumiyetlere , gönüllü tecritlere ,sürgünlere rıza göstermişlerdir.

İlhamlara açık hale gelmek, bazı kazanımlar edinmek, içte bir diriliş yaşamak için muvakkat bir mağara dönemi ,tefekkür ,kendimizle yüzleşme dönemi nice uyanışlara, aydınlıklara gebedir kim bilir…

İNTİZAR KARI YAĞIYOR

7 Haziran 2021

HOŞ BİR SADÂ

7 Haziran 2021

Yorumlarınız

  1. Demek ki gözlerden ırağa, vatanından uzağa hatta bazen zahiren karanlık, batınında aydınlık mağaralara ihyacı var insanın.
    Bu tür yazılar bir kendine geliş yolculuğu insanın. İnsan bildiğini unutuyor. İhtiyacı olan okumaları da yapamıyor bazen. Bildiğini tekrar etmek gerek kâh okuyup kâh yazarak. Kaleminize sağlık…

    Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir