GARİP VARSAYIMLAR

GARİP VARSAYIMLAR

BAHADIR ALİ MUTLU / HOLLANDA

Büyükler tarafından zaman zaman kullanılan ve küçükleri çok rahatsız ettiğini bildiğim meşhur bazı varsayım cümleleri vardır. “Nasıl bu kadar emin konuşuyorsun?” derseniz “çocukluk yıllarımda birkaçına ben de maruz kalmıştım, oradan biliyorum” derim. Usta bir kâhin, şaşırmaz bir müneccim edasıyla söylenen bu sözler, “bugün bunu yapan yarın şunu yapar” tarzı varsayım cümleleridir. Bu cümleleri, “bugün annesine karşı gelen yarın devletine kurşun sıkar” veya “bugün okul ödevini yapmayan yarın işini de savsaklar” ya da “bugün bakkaldan sakız çalan yarın banka soyar” şeklinde daha somut hale getirebiliriz.  

Bu cümleler pek çok yönden ele alınabilir, ancak konuya iki açıdan yaklaşmanın yeterli geleceğini düşünüyorum. Burada, ilk olarak sözün anlam olarak doğru olup olmadığına bakılacak. Sonra bu sözün pedagojik açından çocuklara ve gençlere söylenip söylenmemesi üzerinde durulacaktır.

Hayatın genel seyri içinde bu tür varsayımların zaman zaman doğru çıktığını görürüz. Gerçekten araştırsak, “perşembenin gelişi, çarşambadan belli olur” atasözünü haklı çıkarır türden sonuçlarla karşılaşırız. Bugünün organize suç örgütlerinde veya mafya türü yapılanmalarda kendine yer bulan kişilerin çocukluk ve gençlik yıllarında okulla yıldızlarının barışmadığını, kavgacı ve saldırgan tavırlar sergilediklerini veya külhanbeyliğe özenti duyduklarını hatırlarsak, bize şaşırtıcı gelmez. İlgili istatistikler, orta yaş ve üzerindeki azılı hırsızların, çok küçük yaşlardan itibaren hırsızlık suçundan sabıkalarının olduğunu gösterir. Böylece olaylar, “insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur” veya bizim yörede sık kullanılan şekliyle “adam olacak çocuk b….. belli olur” atasözlerini teyit eder ve boşuna söylenmediklerini ispat eder yönde gelişir.

Bununla birlikte, çocukluk veya gençlik yıllarının tam tersine bazılarının farklı bir gelişim evresi izleyip, herkesi çok şaşırttığına da şahit oluruz. Bazı arkadaşlarımdan biliyorum. Ortaokul yıllarında her sene bütünlemeye kalan, zor sınıf geçen bir arkadaşım lise döneminde atak yapmış, iyi bir üniversite kazanmıştı. Sonrasında iyi gelir getiren bir iş sahibi olmuştu. Diğer bir arkadaşım da okul yıllarını derece ile tamamlamış olmasına rağmen çalkantılı bir üniversite hayatının sonunda asgari ücretle istemediği bir işte çalışmaya mecbur kalmıştı. Daha ilginci, bizim mahallenin en haylaz çocuğu polis, anne babasına asi geleni asker oldu.

Dolayısıyla, çocukluk dönemine bakıp, gelecekteki akademik başarı ya da ahlaki olgunluk düzeyi ile ilgili kesin yargıda bulunmak doğru olmaz. Bazı insanların, birilerinin hayret verici değişimi karşısında “bizim yüzümüzü kara çıkardı” dediğini duymuşsunuzdur. İnsanlık tarihi boyunca, âlimden âlim, zalimden zalim doğduğu gibi zalimden âlim, âlimden de zalim doğduğu vakidir. Hâl böyle iken pedagojik açıdan yukarıdaki türden varsayımlarda bulunmanın, abartılara girmenin ve sorumsuz genellemelerde bulunmanın yanlışlığı ortadadır. Kaldı ki mesele çocuklar olunca, çocukların yetişmesinde sorumluluk sahibi olan öncelikle ebeveynlerin ve eğiticilerin sonra da tüm yakın ve uzak çevrenin olumlu düşünmek, motive etmek ve cesaret verici sözler sarf etmek gibi yükümlülükleri olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.

Gaybın bilgisi insan aklının dışındaysa, hiçbir varsayımın yüzde yüzlük bir isabet şansı yoksa insana düşen, ümit aşılayıcı konuşmaktır. Çünkü, bilmeden karamsarlık ve kötümserlik içeren varsayımlarla çocuğu negatif etkileyebilirsiniz. Bu durumda varsayımda isabet elde etmiş olmanın ötesinde varsayımınızı haklı çıkaracak yolun taşlarını bizzat döşemiş olursunuz.  

EY MİLLET

18 Ekim 2022

BİZİM MENKIBEMİZ

18 Ekim 2022

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir