Description
Yusuf’un önce rüyasına düştü yıldızlar. Sonra kuyunun zindanına düştü Yusuf. Ardından zindanın kuyusuna. Oysa yıldızlar, secde ederken misafir olmuştu Yusuf’un uykusuna.
Yusuf’ta sırlı üç gömlek vardı. Gömleklerde üç sır… Kan vardı gömlekte; yalancı. Yırtık vardı gömlekte; iftiracı. Koku vardı gömlekte; gözlerin ilacı.
Üç yer vardı Yusuf’ta. Üç mekân… Kuyu; ana rahmi. Zindan; rüyanın penceresi. Saray; sırrın bilmecesi, vuslat hecelemesi.
Yedi yıl varlık, yedi yıl darlık. Gelenler can yurdundan misafir. Farklı kapılardan girdiler bir bir. Yusuf, Kenan ilinin yitiğiydi. Yusuf, gözlerin feriydi. Yakup hicranlı yürek. Gözleri hasret körü biriydi. O gece, Kenan’da karanlığa ay şahitti sadece. O dil bilmez halince. Çöl, yangın yeri bir yürekti. Gömlekte kan sinsice. Gömlekte yırtık çözülmez bir bilmece. Gömlekte koku, gözlere sürmece.
Ve üç gömleğin sırrını çözen göklerin anahtarı:
“İnnemâ eşkû bessî ve hüznî ilallah!”
“Muhakkak ki ben derin hüznümü ve kederimi ancak Allah’a şikâyet ederim.”
Yorumlar
Henüz inceleme yok.