YOLA DÜŞTÜK GECEDEN

YOLA DÜŞTÜK GECEDEN

HARUN TOKAK

Yaşadığımız bir ağır süreç pek çok kabiliyet ve istidatları ortaya çıkardı. Büyük sevdalar büyük fırtınalardan sonra ortaya çıkar diye boşuna dememişler.

Sürecin insanları, şiir yazıyorlar, hikâye yazıyorlar, hatıra yazıyorlar, kitap kulüpleri kuruyorlar, kitap yayınlıyorlar.

İyi ki de yazıyorlar. Yaşadığımız sürece anıları, şiirleri, hikâyeleriyle ayna tutuyorlar.

İstikbale gelecek nesillerin zevkle okuyacağı mektuplar gönderiyorlar. Bugün yaşananları gelecek nesiller o mektuplardan öğrenecek.

İbrahim Kuzi de bunca ağır yaşamaya karşın ‘yürekte yaşanan umut ancak şiire yüklenebilir’ diye durmadan şiir yazıyor.

Elinizdeki kitap onun beşinci kitabı. Daha önce Faylar Kırıldı Ülkemde, İki Zindan Arası, Sevdayla Yürünür Yollar, Dillerden Dökülen İnciler adlı kitapları Crab Publishing kitapları arasında çıktı.

Kuzi, tıpkı Yunus gibi şiirlerini doğal yazıyor. Kolay kurduğu cümlelere hikmet dolu manalar yüklüyor.

Şiirlerinde önden giden atlılardan bahsederken onların gittikleri ülkelerde sevilmelerini de Yunus diliyle konuşmalarına bağlıyor.

Bu süreçte onların başına gelenlerden dolayı yılmamalarını söylüyor. Durmak yok yola devam diyor.

Hayatın güzelliğini Hizmet’e bağlıyor. Hayat Hizmet’le güzel diyor.

Kuzi’nin bir özelliği de her hafta Samanyolu Haberde yayınlanan yazılarımdan esinlenerek yazıdaki manayı şiire döküyor. O yönüyle de Kuzi benim içim özel bir insan.

Ama onu asıl özel kılan gerçek anlamda yakın, gerçek anlamda dost ve gerçek anlamda insan olmasından kaynaklanıyor. Şiirlerinde insanı, toprağı, vatanı, çocukluğu, dostluğu yaşıyor, hem de büyük bir duyarlılıkla yaşıyor.

Hayatın kendisini sürüklediği aymazlıklara, yozluklara dirençle karşı koyuyor. En görkemli direnci de sessiz çığlıkları ve soylu suskunluğudur. Bu sessizliğin arkasındaki gönül çağlayanları sanatının öz kaynaklarını besliyor.

Şiirlerin hayatından damıtılmış, içli, sıcak, yalın ve sade bir söyleyişle yazıyor.

Bazen bizi elimizden tutarak çocukluğuna, köyünün bağlarına bahçelerine götürüyor. Bazen yurdun ovalarında obalarında bizi dolaştırıyor. Bazen kutsal topraklarda, bazen önden giden atlıların at koşturduğu bozkırlarda, çöllerde…

Bazen de pek çok şiirine esin kaynağı olan Fethullah Gülen Hocaefendi’nin şiirleri arasında gezdiriyor.

Alevleri gül bahçesine dönüştüren İbrahim Kuzi’nin “Yola Çıktık Geceden” adını verdiği şiir bahçesine buyurun.

NOT: Bu yazı, yazarlarımızdan sayın Harun Tokak’ın bir diğer yazarımız sayın İbrahim Kuzi’nin yeni kitabı YOLA DÜŞTÜK GECEDEN için yazdığı takdim yazısıdır. Kitap hakkındaki bilgilere aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz.

TUTSAK BİR ŞEHİDİN ARDINDAN

1 Mart 2024

KUR'AN-I KERİM'İ NASIL OKUMALI

1 Mart 2024

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir