HADİ ANLAT

HADİ ANLAT

Yücel DARCAN / İngiltere

Merhaba Canım,

Tekrar bir araya geldiğimizde bana anlatmak üzere kim bilir ne kadar çok şey biriktiriyorsundur. Eskiden sıradan bir ritüelimiz olan bu duruma şimdilerde öyle hasretim ki… Farklı coğrafyalarda olsak da teknoloji sayesinde hasret gidermek kolay ama sana dokunamamanın ızdırabını tarif etmek benim için çok zor. Biliyorum bu zorluğu sen de yaşıyorsun…

Seni zorlasam ve duygularını paylaşmanı istesem biliyorum ki ikimiz için de hasretin yoğurduğu hüzünlü anlar yaşanacak. Vakti gelince onu da yapacağız elbette ama sen şimdilik özet olarak bana zorlanmadan bir şeyler anlat.

Mesela; alelade bir çarşı olan ve satıcıların hep gürültü çıkardığı Kemeraltı’ndan bahset.  Hani düğün hazırlıklarımız için neredeyse her gün gittiğimiz mağazaların olduğu çarşıdan… Çocuklarımıza kıyafet ve oyuncak aldığımız dükkanları da anlat. Hâlâ oradalarsa aile dostumuzu ziyaret et ve kızımızın vitrinde teşhir için kullanılan oyuncak bebeği nasıl da ağlayarak istediğini hatırlat onlara. Ziyaret bittiğinde Konak meydanına çık ve elindeki simidi yerken onlardan bahset bana… Meydandaki kuşlara yem at ve canlı olarak bana da izlet.

Hazır Konak’a gitmişken İskender yediğimiz lokantayı, keşkül üstü dondurma yediğimiz tatlıcıyı, canlı müzik dinlediğimiz kafeyi ziyaret et. Çay siparişi verirken garsonla olan muhabbetimi hatırla. Hani benim için normal, senin için ukalalık olan isteğimi… Bunu yaparsan ağlayacağından eminim; aksi olursa sanki ‘gözden ırak olan, gönülden de ırak olur’ sözü gerçekleşmiş olur. Oysa ben biliyorum ki gönle bir kere gireni oradan kimse çıkaramaz. Bunu da anlat bana bir ara.

Eve dönerken vapura bin ve el ele İzmir sahil şeridini izlediğimiz günleri hatırla. Karşıyaka’ya varıp da sahilde yürürken üşüyen ellerini ısıtmamı istediğin zamanı hatırla ama o günkü gibi yüzünü buruşturma; gülümse ve görüştüğümüzde o zaman ki konuşmalarımızı anlat.

Eve vardığında kapat televizyonu ve çocuklarımızı al karşına. Onlar henüz doğmamışken İzmir’i nasıl da karış karış yürüyerek gezdiğimizi anlat. Beni hastanelik ettiğin günü de eklemeyi unutma sakın. Çocuklar yattıktan sonra görüşelim ve duydukları karşısında onların verdiği tepkileri anlat.

Sandığında anlatacak ne çok şey biriktirdiğini biliyorum; çünkü her görüşmemizde o sandığın kapağı hafifçe aralanıyor ve kelimeler dakikalarca uçuşup duruyor. Yan yana geldiğimizde bu durumun saatlere evrileceğine hiç şüphem yok.

O günler geldiğinde benim de anlatacaklarım var. Unutmamak için kayıt altına alıyorum hiç merak etme. Allah nasip ederse bu dünyada, olmasa inşallah ötede…

YARINLARA UMUDUM VAR

6 Ocak 2022

KAZAKİSTAN’IN HATIRLATTIKLARI

6 Ocak 2022

  1. O günler gelsin inşallah. Bu dünyada da anlatın anlatacaklarınızı birbirinize. Kavuşmanın huzurunda ayrılığa:” Bir daha olamayacaksın hayatımızda!” diyerek meydan okuyun dualarınızla bir. Tüm ayrı kalmış eşler, sevip sevilenler için bir ümit olsun mektubunuz. Herkes anlatmaya hazırlansın kimi yazarak, kimi unutmamak için not alarak, kimi de konuşarak…
    Kaleminize sağlık…

    Cevapla
    • Güzel değerlendirmeniz için teşekkür ederim Tülay Hanım.
      Temenninizin bütün dostlarımız için olması duasıyla…

      Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir