SEVDA KOLONİSİ

SEVDA KOLONİSİ

Süleyman ÇETİNOĞLU

Elimde tashihe hazır ikinci el mektuplarla balkonda bendeniz,
Medeniyet havzasında bir avuç havarîden geride soluk beniz.
Kala kala karşımda deniz gibi şehir, ufukta şehir gibi bir deniz.
Bir de mahkeme-i kübraya şahit bedeniyle yanımda yengeniz.

Dört kişilik ailem, savrulduk, döndük parçalanmış kırık büste.
Önlerine geleceğini dizmiş yolculuklar, otobüste, metrobüste.
Güneşin doğup battığı her yere ulaşacaktır diye, adın en üste
Sevda kolonisi, sevdalıların kolonisi bu; Plüton’da, Uranüs’te.

Çile Efendim’in(sav) emaneti; preslenir altında mengenemin
Sırtımda beden diye bir ceset taşımışım ben başında sinemin
Saçım, makyajım nasıl olmuş? diye sorarken kızım Mine’min
Halamdaki yaşmaksa, sunduğu şeylerin bir siluetidir ninemin.

Gelecek nesillerce lanetlerle anılacak kitlenin elinde aşındık.
Durduk yerde kırık kalp sendromuna maruz kaldık, kaşındık.
Geride izler, izlerle beraber bir sürü gizler koyup, topaç gibi
Yerlerimizin ve yeminimizin darlığında oradan oraya taşındık.

Her gün artan azimle sarıldığımız hayat var ya? Dertleşiyoruz.
“Ağaç kökü yesinler!” diyen inatçılara inat şimdi yerleşiyoruz.
Geriye ne kalırsa artık, eşyalardan her birini eştikçe eşiyoruz.
Bir beyin cehdiymiş yerleşmek, biz de yerleştikçe erleşiyoruz.


Kırılsın fay hatları, adın gitsin ta kıl çadırlara, dağlara, kratere!
Üzerine güneşin doğup battığı her yere, ta Neptün’e, Jüpiter’e.
Bekliyorken, iftarı olup olmayacağı belli olmayan nice ümit ile;
Bir kanadı sılalara, bir kanadı selâlara gitsin göstere göstere!

GİDİŞAT

10 Kasım 2021

SON NEBÎ’DEN AHİR ZAMAN HABERLERİ – IV

10 Kasım 2021

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir