GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ ÜZERİNE

GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ ÜZERİNE

Özgür EĞİLMEZ / Almanya

“Mukaddes cihadın siyaset cephesinde yapılacağını zannedenler, yakın tarihimizde birkaç kere yanıldıklarını gördüler yine görecekler. Cihadımız fikir ve ruh cephesinde, ahlâk ve iman cephesinde yapılacaktır. Güzide bir fedakâr zümre tarafından.”

                                 (Nurettin Topçu – Yarınki Türkiye)

Bugün kurumların, insan kaynaklarının nasıl hebâ edildiğini, kültür birikimlerinin nasıl yok edildiğini, yani ülkenin nasıl bitirildiğini görüyoruz. Bir toplumun nasıl değerlerinden koparıldığına, kin ve nefret tohumlarının nasıl ekildiğine şahit oluyoruz. Neler yapılmaması gerektiğini acı bir şekilde de olsa tek tek öğreniyoruz. Geleceğin Türkiye’si cezaevlerinde arınan fedakâr zümre tarafından, içeride olgunlaştırdıkları duygu ve birikimler üzerine kurulacak.

Kim olduğuna bakmaksızın, bir kişiye tüm yetkiyi vererek ülkeyi onun kurtarmasını bekleme kolaycılığına kapılmayan bir ülke olmalı geleceğin Türkiye’si.  Kontrolsüz bir gücün er ya da geç yoldan çıkabileceği gerçeğinin akıllara kazındığı bir ülke…

İnsanların başkalarını değil kendini değiştirmeye odaklandığı, her zaman daha iyisini ve farklı olanı hayal etmekten, talep etmekten, denemekten vazgeçmediği ve hazır yanıtlara bakmadan soru sormaya devam ettiği bir anlayış üzerine kurulmalı geleceğin Türkiye’si.

Evet, geleceğin Türkiye’si daha iyi olabilir duygusunu kaybetmeyen ve olumsuzlukların kader olmadığına inanan insanların varlığı üzerine kurulmalı.

“Ben ne yapabilirim ki?” sorusunun ve neme lazımcılık anlayışının öldürücü yanından uzak, “Bana lazım!” diyen, “Duvarda tek bir tuğla bile olsam iyi bir tuğla olmakla yükümlüyüm.” diye düşünen ve “Ben yaparım.” diyen bir anlayış üzerine kurulmalı geleceğin Türkiye’si.

Geleceğin Türkiye’sini yaşama değil, yaşatma arzusu ile dopdolu; mutlu olma yolunun, mutlu etmekten geçtiğini bilen; rahatını düşünmeyen, sabırlı ve azimli bir nesil kurabilir ancak.

Sosyal yardımlarla yaşamaya alıştırılmış bir nesil kuramaz geleceğin Türkiye’sini. Çünkü onlar soru soramaz, sormak istese de dile getiremez, sorabilse de harekete geçemez.

Geleceğin Türkiye’sini ancak Asım’ın nesli gibi onurlu ve namuslu bir nesil kurabilir.

Okuyan ve düşünen; kendine ait bir fikri, inancı, ideali olan; fedakârlık yapmayı ve bedel ödemeyi göze alabilen bir nesil kurabilir.

Çıkarcılığın, acının, korkaklığın, bencillik ve açgözlülüğün, sömürünün kol gezdiği bu dünyaya meydan okuyan; şefkatli, dürüst, merhametli bir dünya hayali kuran ve bu gaye-i hayali doğrultusunda adım atan bir nesil kurabilir geleceğin Türkiye’sini.

Halka yaptığı hizmetlerinin mükâfatını beklemeyerek, tek derdi insanlık ve Rabbinin rızası olan bir nesil kurabilir.

Gücünü tarihinden alan ama orada kalmayan, mazinin ruhuna, bugünün bilgisine sahip, taklidin ötesine geçip hür ve özgün düşünce ve anlayışlar ortaya koyabilen bir nesil kurabilir geleceğin Türkiye’sini. Söylenen değil, söyleyen ve daha ötesi eser bırakan bir nesil…

Tüm bunlar için en önemli ihtiyaç insan yetiştirmektir. Bunun için de toplum adına kendinden fedakârlık yapan, mesleğine aşkla bağlı, insanını tanıyan, anlayan ve seven öğretmenler gerekiyor. Bu insanlar üzerinden inşa edilen yeni bir eğitim anlayışı ve yeni bir dil gerekiyor. Yeni ortak paydaların inşa edildiği, nefretin ve nefret dilinin nefretle karşılandığı; nefret ve hakarete karşı bilgelik ve sevgi ile cevap verilen, nefretin üstüne çıkarak bizi buluşturacak yeni bir eğitim anlayışı ve dil inşa edilmesi gerekiyor. Bizi önyargılarımızdan uzaklaştıracak, özgürleştirecek ve kimsenin ötekileştirilmediği yeni bir dil… Herkesin mutlu olabileceği Geleceğin Türkiye’si ancak bu dinamikler üzerine kurulabilir. Bugün birileri bunu yapıyor mu? Takdir sizin…

SAHİP OLMAK, SAHİP ÇIKMAK, AİT OLMAK YA DA …

1 Şubat 2022

BİR SADE ÇALIYIM

1 Şubat 2022

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir