Süleyman ÇETİNOĞLU
En muteber kariyer halini almış formaliteler ve derin kulisler
Fikir yerine kaim ortaya karışık ideolojiler hevesler ve hisler
Çöküş trajedisidir, emel-elem arası gel-gitler yaşar bahisler
Acıları pişirirmiş insanı, harsız gönül ateşinin ikbaliyim ben!
Renk dediğin de nedir ki? Herkesi ötekileştirirmiş poliçeler
Çullandığı düzinelerce medya kuruluşunda kral/kraliçeler!
Ellerinde sopalar, odun taşır adaletsizlik ateşine troliçeler!
Susuyorum, uzun soluklu söz kıyısında, mirî malıyım ben!
Kocaman örs gibi çökmüş göğüslerime verdiğiniz o ibanlar,
Oturuverir boğazlara yumru misali şimdi feryad u figanlar!
Cezaevlerini sadece filmlerde görürdük bizler Tayyibanlar!
Dört duvarın arasında gökyüzüne hasret sevdalıyım ben!
Böğrünün bir yanında bir torba kömüre haysiyetini satarlar.
Öbür yanda da şerefle yaşamak için ömrünü ömre katarlar.
Hayat ne tuhaf. Kötü adamları asrın, bir de kahkaha atarlar.
Hobi diye uğraşmıyorum ki şiir severlikle, dilin lalıyım ben!
Heyhat! Yalan ile nice umut birleşmiş, karşında bir sürü oda
Alıştık dıştan bakana! Odalarda arsız, duyarsız bir sürü eda
Anlıyorum, kelamlar dahi yetmezmiş yüreğe maskeli baloda
Sanki ilmeklerinden bir şeyler çözülmüş gitmiş halıyım ben!
Geceye nur düşer resmen tohum bitiren duvar kenarlarında
Sanırsın su içeriz yüreğimin götürdüğü bengisu pınarlarında.
İklimi, toprağı, yetişilen kültür aynıydı çayırında, çınarlarında
Hudutlarda sürgün hayatın ipe sapa gelmez bir dalıyım ben!
Maaşlı trollerin kara bulutlu dekorunun şavkının foyasından
Er de bitmez şer de kalmaz bu sahte erdemler dünyasından
Yezdan! Teselli eden argümanın alalım nasipten boyasından
Dağın zirvesinde ne ormanı? Vadinde sade bir çalıyım ben!
🖐🖐🖐🖐