KAYIP DÜ-(İ)Ş(L)ERİM

KAYIP DÜ-(İ)Ş(L)ERİM

DOĞAN YÜCEL

Son kez dişçiye gitmemin üzerinden hemen hemen 13 sene geçti. O döneme kadar dört diş kaybetmiştim. Dişçi bana altı ayda bir dişçiye gidip on dakikalık bir temizlik ve bakım yaptırmamı tavsiye etmişti. Biraz dişçi korkusunu bahane ederek biraz da tembellikten vaktim ve imkânım olmasına rağmen uzun bir süre dişçiye gitmedim. Hanımın ısrarcı tavırları da dişçi koltuğuna oturmama yetmedi. Defalarca çocukları ve hanımı dişçiye götürmeme ve dişçide onları beklememe rağmen sağanak altında ıslanmayan kişiler gibiydim. Üzerimde şeffaf ama su geçirmez bir yağmurluk vardı sanki. Bu arada neredeyse her iki senede bir dişlerimden birini kaybettim. Her dişim ağrıdığında ağrı kesici hap attım. Soranlara kendimce dişçinin anestezi iğnesinden korktuğumu öne sürdüm.

Neyse yıllar geçti. Artık elma yerken bile zorlanmaya ve özel dişçi ücretleri boyumu aşmaya başlayınca çocuklarla beraber yaşadığımız şehirdeki üniversitenin dişçilik ihtisas hastanesine gitmeye mecbur kaldım. Daha doğrusu çocukları muayeneye götürünce gelmişken ben de dişlerimin tedavisini artık yaptırayım istedim. İlk muayeneyi yapan hekim kadına 13 yıldır dişçiye gitmediğimi söyleyince “Hiçbir zaman geç değildir.” dedi nazikçe. Zararın neresinden dönülse kârdır atalar sözümüzün yansıması olarak okudum. Neyse tedaviye başladık. İlk iş röntgen çekilmek oldu. Ardından hidrojenli su ile ağızdaki mikropları öldürme işi başladı. Ondan sonra da diş temizliği. Zamanında diş fırçası ya da misvakla ihmal edilen temizlik dişçi aletleriyle oldu. Bundan sonrasında dişlere kaplama, köprü ve implant yapılması işleri geldi.

Üstteki iki paragraflık serüvenden aklen ve zihnen çıkardığım birkaç noktayı bu yazıda paylaşmak istiyorum. Öncelikle ifade etmem gerekirse dünyada suçunu itiraf etmek Yüce Yaradan’ın yanlışı affetmesi yolundaki ilk adım. Ahiretteki yapılan itirafın pek bir kıymeti yok. Zaten orada dilimiz susacak diğer uzuvlarımız konuşacak. Bu dünyada dil konuşuyor diğerleri susuyor. Böylece dilin yaptığı itiraf diğer uzuvları da ateşten kurtarmaya vesile oluyor. Ancak kıyamette elin ayağın veya gözün kulağın konuşması ne kendilerini ne de dilin kurtulmasına O’nun rahmeti olmazsa çok büyük ölçüde vesile olamayacak. Aynı şekilde bu dünyada yaptığımız hatalardan zamanında pişman olup dönünce cezadan kurtulduğumuz gibi bir suçu işleyip mahkemelik olunca dilimizden çok suçumuzla alakalı başkaları şahitlik ediyor. Pişmanım demek cezanın hafiflemesine bazen yardım ediyor kimi zaman da etmiyor.

Bu hayatta hataların Yüce Rabbe dille itiraf edilmesi geçmişe yani o yanlışların üzerine sünger çekmek gibi. Bilindiği üzere kir ne kadar eskiyse müzmin pisliklerden arınmak da o derece müşkül oluyor. Bazı kirleri bir yerlerden arındırmak için sünger yetmez. Tellemek ve hatta gerekirse kazımak icap eder. Dünyadaki hatalarımız da böyle ne kadar bizde itiyat haline gelmişse o kadar temizlenmeleri zor hâle geliyor.

Bir kişinin tevbe edebilmesi için öncelikle yaptığı yanlışların birer hata olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Bir insanın amelinin yanlış olup olmadığı kitap ve sünnette yazılanlara bakılarak veya bunları iyi anlayıp hayatını ona göre yaşayanlara sorarak anlaşılır. Böyle yapmayanların önlerinde ise iki ihtimal vardır. İlki benim gibi tüm söylenenlere rağmen gereğini yapmayınca bir musibetle karşılaşıp pişman olmak ve hatadan dönmeye mecbur kalmak. İkincisi ise yaptığının hata olduğunu vefat ettikten sonra kabullenmek ki bu inançlı ve aklı başında hiç kimsenin istemeyeceği bir vaziyet. Çünkü neredeyse her insana yaptığının hata olduğunu söyleyen olay ve kişiler oluyor. Hatayı kabulden sonra sıra yanlışı itiraf etmeye geliyor. İtiraf dille veya fiille olur ki bu büyük ölçüde tevbe yerine geçiyor. Yanlışın itirafından sonra tevbe yani o hatalı davranışın terkedilmesi zamanıdır. O da üstte denildiği gibi evleviyetle benim dişlerime röntgen çektirdiğim gibi bir durum değerlendirmesi istiyor. Ardından gereği kadar derinlemesine ve uzun soluklu bir temizliğe sıra geliyor. Bir sonraki adımda temizliğin ardından tekrar kirlenmemek veya durulabilecek en uzun süre temiz kalmaya niyet etme zamanı. Hatalı vaziyetten kurtuluş perhizle ve/veya eksik yapılan işlerin artık tastamam icrasını ve belki de üstelik kazalarının yapılmasını gerektiriyor. Son olarak pişmanlığını ve niyetini canlı tutacak hâl ve tavırları âdet edinmek icap ediyor. Hatta insanın yaptığı yanlıştan dolayı başına gelenler bir daha olmasın diye kendince hatırlatıcı söz ve/veya davranışlar edinmesi iyi olur. Artık hatadan dönmüş kimselerin şahıstan şahsa değişmekle birlikte böyle bir vaziyete düşme ihtimali bulunan başkalarını uyarması veya aynı hataya düşenleri yanlıştan kurtarmak için tecrübelerini aktarması hem kendilerine hem de etraflarına yapacakları en iyi davranışlardan biridir.

İhmalimin dişlerimin başına getirdiği dünyalık musibet onların çürümesine ve mikroplara yem olmasına yol açtı. Peki ya öbür dünya için yaptığım ihmaller neye sebep olacak?

Yazının başlığına Latin alfabesinin verdiği imkân ölçüsünde birkaç manayı birden derc etmeyi düşündüm. Öncelikle zamanında yapabilecekken yapmadıklarım için görüldüğü üzere kayıp dişlerimden başka elde bir şey yok. İkinci olarak öbür dünya için yapmadıklarımdan ötürü galiba “Rabbim muhafaza” sadece kayıp düşerim. Bu vakte kadar kaçırdığım fırsatlar ve boş geçen zamanlara bakarak bildiğim halde yapmayışımdan dolayı benim dü-işlerim galiba hep kayıp. Yani -onun rahmeti olmasa- ne burası mamur olmadığı gibi ne de öbür dünyamda kararacak. Bunca geçen zaman içinde yapmayı hesaplayıp yapamadıklarımdan ötürü gerçekleşmeyen düşlerim hep kayıp.

KİMDİM BEN

12 Nisan 2023

EYY İNSANLIK

12 Nisan 2023

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir