SONSUZU ARAYIŞ

SONSUZU ARAYIŞ

Ertuğrul  İNCEKUL

“Arkana bakma çünkü oraya gitmiyorsun.” 

                                                  Konfüçyus

Sabah okuduğum bölümdeki şu vurucu cümle tekrar dikkatimi çekti; “Cehennem de olsa beka isterim.” Ne müthiş bir tespit ve ruhuma hitap eden bir cümle! Evet aklım, kalbim ve ruhum şu soruyu soruyor; “Sana bir milyon sene ömür ve dünya saltanatı verilmesini, fakat sonra ademe ve hiçliğe düşmesini mi istersin? Yoksa bâki fakat âdi ve meşakkatli bir vücudu mu istersin?” dedim. Baktım, ikincisini arzulayıp birincisinden “ah” çekti. Cehennem de olsa beka isterim” diyor.

Dünyanın en leziz yiyeceklerini tatsam da, dünyanın en güzel yerlerini görsem de, en çok ruhuma hitap eden müzikleri dinlesem, en zirve lezzetleri alsam da sonuç değişmiyor. Geçici bir mutluluk ve ardından gelen bir hüzün sarmalı…

Bitmese dediğim nice anlar, tatlı hatırat hafızamda mahfuz, bitti. Ölmese dediğim nice sevdiğim öldü. Ayrılmasak dediğim nice dostum ayrıldı, uzaklarda..

Gerçek yâr yanında ise gerisi ağyar. Bitip tükenen, gidip dönmeyenler benim gerçek yârim olamaz zaten. Aslında gerçek sevgili bir tane, gerisi hep yansımalar.

Kalp balansı sonsuza ayarlı. Tükenip gidenlerin hiçbirisi katkı sağlamıyor sonsuz isteğe, sadece oyalıyor bir müddet. Oyalanma ile geçiyor ömür dediğimiz bazen…

Bir telaşe içindeyiz ömür tiyatrosunda. Hep bir yerlere yetişme, bir şeyler yetiştirme telaşı. Birisi bitmeden bir diğeri başlıyor. Sonu gelmeyen arzular, istekler, mücadeleler, hırslar, hasetler, açgözlülükler…

Tecritler, hapishaneler, kendini dinlemeler, okumalar, yazmalar, içe seyahatler aslında öze dönüş, ruhun gerçek isteklerine yöneliş, ve gerçek sevgiliye yöneliş. Muvakkat, geçici de olsa aslımıza rücu ediş bir yönüyle.

Acılar asrındayız. Tarihe az göz atınca çok az istisna hep böyle olagelmiş. İnsanlığın tam bir huzura erdiği dönemler aza yakın. Ama insanlığın beklentileri, arzuları ve hırsları hep boyunu aşkın olmuş.

Yalnızlar asrı da diyebiliriz bu çağa. “Benim yalnızlığım insanlarla dolu.” diyor Kafka. Kalabalıklar içinde yalnız insan. Ebedi mutluluğu arıyoruz ama hep yanlış yerlerde arıyoruz.  

İnsanın anlam arayışı hep sürdü, kıyamete dek de sürecek. Ballar balını buldum, deyip arayışı bırakanlar da büyük tehdit altında. Zira arayış ve tanıma, bilme son nefese kadar devam etmesi gereken bir cehd, gayret, vefa…

Arayış, vazgeçmeme, azim, kararlılık, ümit ile cehennem bile olsa bitmeyeni arama serüvenimiz devam ediyor. Bu fırsat kimimize hapishanelerde, kimimize göçtüğümüz diyarlarda, kimimize şerrinden sığındığımız eşkıyaların gölgesinde, kimimize ballar balının yanı başında sunuluyor. Hepimizin sonsuzu arayış hikayesi henüz bitmedi. Ya ereceğiz ya da eriyip, yok olup gideceğiz…

KARDAŞIM, KARINDAŞIM (*)

6 Eylül 2021

10 MADDEDE DİNLEME SANATI

6 Eylül 2021

Yorumlarınız

  1. “Arayış” içindeyiz, evet! Hayatı belki de rutinlikten kurtaran bir döngü bu. Araya araya bulmak. Örneklendirmeleriniz çok kuvvetli, tanık gösterdikleriniz de. Aramakla ilgili Beyazıt Bestami’ye (Hz) ait olduğunu bildiğim sözü hediye etmek isterim size ve okurlarınıza. Yazınıza mukabil:” Aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır.”
    İyi yazmalar, arayıp bulmalar hepimize…

    Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir