UYKU ÖLÜMÜN ELTİSİDİR

UYKU ÖLÜMÜN ELTİSİDİR

Arif Şükrü ÖZDİL / Hollanda

Hepimizin ömründe birçok şeyi aynı anda ve ivedilikle yapmak lazım gelen dönemler vardır. İşte sizi bu gece, zihnimin fikir sandığından hep de böyle zamanlarda fırlayıp gelen bir arkadaşla tanıştırmayı planlıyorum. “Keşke insan uykuya ihtiyaç duymasa.” Çocukça mı? Evet. Mantıksız mı? Hayır. Günün sonunun gelişini ama işlerin sonunun gözükmeyişini çok latif bir şekilde vurguluyor bence. Hoşça başka bir muadili de mevcut elimde: “ Keşke hafta sekiz gün olsa.” Durun size güneşin dünya etrafındaki hareketine ya da insan fizyolojisine dair serzenişte bulunmaya cüret edecek kadar iki ayağı bir pabuçta hissetmemin sebebini açıklayayım. Kutsal bahanemi kaybettim,  evlendim.

Yanlış anlamalara mani olmak için buraya bir parantez açmak gerek. Evlilik, hiç de Sabahattin Ali’nin bahsettiği gibi değil. Yani güzel bir şey. Yerleşik hayat da güzel,  hatta çok güzel. Aşırı derece maruz kaldığım lokasyon belirsizliği çevremce hiç ciddiye alınmasa da, bu işe bir son verişim bünyemde bayram edasıyla kutlandı. Evimin posta kodunu göğsüme dövme yaptırasım var, anlayamazsınız! İşte tam da bu sebeple halim ne olursa olsun keyfim paşada yok. Yani anlatmaya çalıştığım şey başka. Hani tam kendinize ait çok güzel bir plan yapıyorsunuzdur ve bir akrabanız gelip “Onu şimdi yapma, evlendikten sonra yaparsın.” diyor. Tanıdık geldi mi? Her ailede var herhalde böyle insanlar. Ben bizim ailede yok diye düşünüyordum meğerse varmış. Benmişim bu kişi! Evlilik diye bir baraj inşa edip arkasına yığınla iş koyarken aklım neredeydi diye düşünüyorum ama hemen de buluyorum cevabı. Nerede olacak canım? Eşimdeydi elbet!

İşin şakası bir yana, bir şey hariç şikayetim yok. Eşyaların yerleştirilmesi meselesinin matematiksel olarak öngörülemez bir fenomen olduğundan bana kimse bahsetmemişti. Yerleştiriyoruz yerleştiriyoruz bitmiyor efendim! Elimizdeki valiz sayısı belli, içindeki eşya belli, açıyoruz açıyoruz bitmiyor. Valiz içinden valiz çıkıyor, onun içinden bir bakmışım ben kendim çıkmışım. Mantık duvarını falan yıktık, elimi cebime atıyorum valiz var. Yumurta kırıyorum tavaya içinden eşya dökülüyor. Kırk üç metrekare evde dört kişi yaşıyoruz.

Hâsılı, mutluyum! Evlenmeden önce şikayet edip duruyordun evlendin hala şikayet ediyorsun demeyin, samimi söylüyorum, keyfim fazlaca yerinde çok şükür. Yazmıyorsun deyip duruyordunuz, evlenince yazacağım diyordum, bakın, yazıyorum işte. Lakin uyku ihtiyaç olmasaydı daha çok yazardım.

Mecnun kaçar…

TAHTA DÖŞELİ RANZAM -2-

1 Haziran 2022

ADALET NEDİR?

1 Haziran 2022

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir