CEZAEVİNDE SIRADIŞI KURBAN

CEZAEVİNDE SIRADIŞI KURBAN

M. Fehmi ACAT  / İsviçre

Çılgınlık yapmak için illa paraşütle boşluğa yuvarlanmak, devasa dalgalar arasında sörfe kalkışmak gerekmez. Cezaevinde de bunun yolları bulunabilir. İşte ben bu yolu bulmuştum.  Silahlı bir örgüt üyesi olarak cezaevi bahçesinde kan dökmek için yazılı olarak talepte bulunmuştum. Masumca bir istekti benimkisi.  Kurban Bayramı’nda cezaevinde volta attığımız küçük bahçede kurban kesmek istediğimi ilettim. Bu isteğimi kanuni disiplinlere dayandırmayı da ihmal etmemiştim.

Din ve ibadet özgürlüğünün düzenlendiği, anayasanın yirmi dördüncü maddesine atıfta bulundum. Bu isteğimin kanuni bir hak olduğunu, bunu engellemenin Anayasa’yı ihlal olacağını belirterek de aba altından sopa gösterdim.

Bu teklifin ilk olacağını tahmin ettiğim için cezaevi yönetimine fikirsel destek olmak babından tekliflerimi de ilettim. Uygulamada bir sıkıntı olmamalıydı. Herhangi bir işin makuliyeti anlatılınca kabul etmeyecek insan yoktur, diye düşünüyordum. Bu münasebetle, kendimce yol gösterdim.

Kurbanı doğrudan getirmek sorun olacak, ödeme işlemlerinde sıkıntı olacaksa kantinden kurbanlık satışı yapılabileceğini yazdım. “Var olan hesaplarımdan düşüm yapılsın.” dedim. Koğuşta et pişirme imkanı olmadığından, kesilecek hayvanın etinin o günkü yemekte kullanılabileceğini de ileterek cömertliğimi nazara verdim. Aslında ciğerlerinden kavurma yapılıp sadece bizim koğuşumuza getirilmesini de yazacaktım ama işin ciddiyetini sulandırmak istemedim. Bu tekliflerin beni olduğu kadar hapishane yönetimini de güldüreceğine ve teklifin reddedileceğine emindim. Cezaevinde resmi yazıyla kan dökmek isteyen birine tarihin şahit olmasını istiyordum.

Cezaevlerin çalışanlarına neden “İnfaz Koruma Memuru” dendiğini dilekçeme verilen cevabın ardından daha iyi anlamıştım. Bizim güvenliğimizi bizden daha çok düşünen bir yapı vardı. Bu yapı tenimize zarar gelmesin diye, ayakkabı bağcıklarımızı bile almamış mıydı?  İlaçlarımızı her sabah adımıza yazılan özel zarf içinde veriyorlar ve toplu  ilaç içip intihar etmemizin önüne geçiyorlardı. Şimdi de bahçede kurban kesimi güvenliğimiz konusundaki endişeler gerekçe gösterilerek reddedilmişti. Dilekçeyi ve cevabını koğuşa  okudum. Bu kadar hassas düşünen yönetimin bu inceliği beni cesaretlendirmişti.

Hemen kağıda kaleme sarıldım. Birinci teklifi reddeden iradeye nezaketlice ikinci bir teklifte bulunacaktım. Mahcubiyetten kabul edeceklerine emindim. Bayram yaklaşmıştı. Bayramın hasret acısını en iyi dindirecek şey kalabalıklar idi. İçte kopan fırtınalar daha fazla dalgakıranla karşılaşmalı ki etki alanı sınırlı olsun… bayramın oluşturacağı hasret fırtınasını, maltada kılacağımız toplu bayram namazıyla atlatabileceğimizi düşündüm.

Birbirine yapışık on koğuş bir arada yaşıyorduk. Birbirimizi ancak açık, kapalı veya telefon görüşmeleri için çıktığımız koridorda görebiliyorduk. Bu koridorun toplu bir şekilde şenlenip tam bir bayram yerine dönüşmesi ne güzel olurdu. Cezaevi yönetimi de bu teklife pozitif yaklaşacaktı. Nede olsa malta bile birkaç kilitli demir kapıyla korunuyordu.

Bayram Namazını, on koğuş maltada kılmak istediğimi, herhangi bir güvenlik problemi olmayacağını, usulca namaz kılıp bayramlaşılacağını ardından da hiç bir karışıklığa meydan vermeden koğuşlara geçileceğini temin eder tarzda bir dilekçe yolladım. Hapishaneyi henüz tanımadığımı ve buranın bir oyun alanı olmadığını anlamam uzun sürmedi.  Aynı nezaketle dilekçem reddedildi. 

Dilekçenin içimi acıtan önemli yönü Kurban Bayramı yaklaşıyordu. Ben ve arkadaşlarım birer kurbanlık gibi burada kaderin hakkımızda verdiği hükmü çekecektik. Sevdiklerinden ve sevilen işlerden ayrı geçecek ilk bayram. Deri toplama kavgası bile yapamayacaktım. Bayram kutlaması sayıma gelen gardiyanlar ve koğuş ahalisiyle sınırlı kalacaktı. Yine de bayrama iyi hazırlanmam gerekiyordu.

Hapishanedeki en kötü şey, kötü bir psikolojinin oluşturacağı hortumun beynimizi işgal etmesidir. Bu işgal hareketi en yoğun baskısını kurban bayramında gerçekleştireceğe benziyordu. Bu hortumun etkisinin hiçbir arkadaşımı yıpratmasına izin vermemeliydim..

15 TEMMUZ'A GİDEN İZLER

19 Temmuz 2021

GÜNEBAKAN

19 Temmuz 2021

  1. Yazınız çok hoş olmuş. Her ne kadar belki İsviçre’den yollanmış görünse de, olay mahallinin başka bir ülke olduğu belli gibi. İleride bu bunun gibi konusu farklı ya da benzer birçok yaşanmışlıklar hikaye, roman ya da filmlere konu olacaktır inşaallah. Siz kılamasanız da, kurban eti yiyemeseniz de, bayram namazı kılınan ve kurban eti yenen yerler oldu (Elhamdülillah). Ama hürriyet! O bambaşka. Allah, geride kalankarı en kısa zamanda kurtarsın.

    Cevapla
  2. Yazınızı tebessüm ederek okudum. Aba altından sopa göstermeniz cezaevinin yönetiminin hoşuna gitmemiştir zannımca. Mizahi anlatım tarzınız çok güzel. Trajedi olanlara komiklik eklemek her kaleme nasip olmaz. Çok da cesurmuşsunuz yazdığınız dilekçelerden belli. Ve tabi ki masum.
    Kaleminize sağlık…

    Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir