SOSYO-KÜLTÜREL AÇIDAN KAFKASYA


Yirmi milyona yakın insanın yaşadığı Kafkasya’da Müslümanların yaşadıkları bölgeler doğudan batıya bir hilal gibi Kafkasya’nın kuzey kesimini kuşatmıştır.

Description

Kafkasya bölgesi, kuzeye göre sıcak denizlerin, güneye göre de kuzey steplerinin geçiş kapısıdır. Rus Çarı Büyük Petro’dan (1672-1725) zamanımıza kadar Ruslar, Kafkasları aşıp sıcak denizlere inmenin mücadelesini verirken, Müslüman Araplar özellikle sahabe-tabiin dönemlerinde de Kafkasları güneyden zorlamışlardır. Hazar’ın batı sahillerini geçerek Dağıstan içlerine kadar girmişler ve o bölgenin -İslam adına hakiki sahipleri haline gelmişlerdir. Daha sonraki dönemlerde bölge Oğuz Türk boylarının akınlarına uğramış, Hazar’ın güneyinden gelenlerle Anadolu ve Mezopotamya’da birleşmişlerdir. Bölge gerek kuzeyden gerekse güneyden gelenlerin yolu üzerinde olduğu için çeşitli topluluklardan müteşekkil bir demografik yapı oluşmuştur. Burada dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen 300-400 kişilik küçük toplulukların kendi aralarında konuştukları farklı diller vardır. Bölgede yaşayan Kafkas kökenli halklar -bazı araştırmacılara göre Ön Asya’dan gitmişlerdir. Bu gidişin M.Ö. 7000-5000 yılları arasında iki bin yıl sürdüğü, M.Ö. 3000-2000 yılları arasında dil farklılıklarının ortaya çıktığı, M.Ö. 4000-3000 yılları arasında ise çeşitli devletler kurulduğu iddia edilmektedir.

Yirmi milyona yakın insanın yaşadığı Kafkasya’da Müslümanların yaşadıkları bölgeler ise doğudan batıya bir hilal gibi Kafkasya’nın kuzey kesimini kuşatmıştır. Burada yaşayan Müslüman halkların birçok akrabaları, çeşitli tarihlerde Türkiye’ye göç etmişler, Anadolu halkının bir parçası hâline gelmişlerdir.

Çalışmamızın sınırı Kafkasya bölgesidir. Çalışmamızda bölgede yaşayan Müslüman toplulukların ve Türklerin dinî hayatı sosyo-kültürel açıdan incelenmeye çalışılmıştır. Dinî hayat; Çarlık dönemi, Sovyet dönemi ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan son durum şeklinde ele alınmıştır. Sovyetlerin din politikası bütün Orta Asya’yı kapsadığı için yer yer taşmalar olmuştur. Bu da bir mecburiyetten doğmuştur.

Çalışmamız ana esası olan dinler tarihi -kendine has deskriptif metoduyla tasvir, söz veya yazı ile tarif etmek şeklinde diğer sosyal bilim dalları ile de paylaştığından tarih, coğrafya, din sosyolojisi, din fenomonolojisi gibi öteki din bilim dallarının alanına giren konularla da yakın bir ilgi içindedir. Dinler tarihine, dinî verilerin daha iyi anlaşılması noktasında din sosyolojisi de yardımcı olmaktadır. “Din sosyolojisi fert ve toplumda meydana gelen dinî davranışların dış görünüşünü, dinin pratik ve sosyolojik anlatımlarını açıklar. Dinin pratik ve sosyolojik anlatımlarını incelerken dinler tarihi ile konusunu paylaşmaktadır.”

Dinler tarihi, dinleri yer ve zaman göstererek inceler. Bu incelemeleri yaparken zaman zaman karşılaştırmalara da yer verir. Biz bu çalışmamızda Çarlık Rusya’sı, Sovyet Bolşeviklik dönemi ve Glasnost-Perestroyka sonrası Kafkasya’da yaşayan İslam’ı, geçirdiği dönemler itibariyle karşılaştırmalı olarak incelemeye çalıştık. Bu arada Hristiyanlık ve Musevilik gibi diğer ilâhî dinlerden de kısaca bahsetmeye çalıştık. “Din Tarihi” aynı zamanda “tarihî devamlılığı içinde dinin mahiyeti ve hakikatini incelediği” için Kafkasya’da yaşanan İslam’ın dünü bugünü ve geleceğini gözler önüne sermeye çalıştık.

Çalışmamızda dinler tarihinin, din fenomonolojisi ile de yakinen ilgisi vardır. Bir takım dinî fenomenlerden de yararlanmaya gayret ettik. Din fenomonolojisi, dinî fenomenlerin yapısı ve özünü anlamaya ve din tarihinin sunduğu malzemelerden yeterince yararlanmaya çalışmaktadır. Hatta bazı çağdaş dinler tarihçileri, din fenomonolojisini dinler tarihinin içine yerleştirmeye yönelmişlerdir. Dinin görünen, dışa akseden yönlerini sistematik olarak inceleyen bilim dalı da din fenomonolojisidir. O, tarihî gelişmesini dikkate almaksızın, dinî olguları, görünen yönleriyle konu edinir. Çeşitli dinlerin ibadet ve ayinlerini, kutsal yer, zaman, eşya ve şahsiyetlerini inceler, ortak noktaları bulmaya çalışır. Dinî duygunun tezahürlerinin hemen hemen bütün dünyada birbirine benzediğine işaret eder; bütün dinlerin aslının ve gayesinin bir olduğunu ispat etmeye çalışır. Bunun yanında dinî rumuzlarda gizli olan manayı ortaya çıkarmaya ve mecazî sözlerin kutsal anlamını çözmeye uğraşır. Kafkasya’da Sovyetlerce yok edilmeye çalışılan her çeşit dinî inanış, bugün bir takım fenomenlerle varlığını sürdürebilmektedir. Ayrıca dinler tarihi, araştırmalarında Mitoloji, Etnoloji, Arkeoloji, Sanat Tarihi, Folklor vb. bilim dallarından da yararlandığı için bu bilimlerden de kısmen yer almıştır.

Amacımız, Kafkasya’da geçmişten günümüze, dinî hayatın geçirdiği merhaleleri ortaya koymak, bundan sonra dinî hayatın gelişmesi için yapılabilecek çalışmalara ışık tutmaktır. Haklarında çok şey bilinmeyen bölge insanlarını tanıtmak ve bu sahada başka araştırma yapacaklara da yardımcı olmak gayesindeyiz.

Kafkasya bölgesi insanları İslamiyet’le tanıştıktan sonra, -özellikle Anadolu’nun Türkleşmesinden sonra Anadolu Türkiyesi Kafkasya’da güçlenmiştir. Bölge 19. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren çok çeşitli siyasi olaylarla sarsılmış, bölge halkının huzuru kaçmış, çok ağır bedeller ödenmiştir. Milyonlarca insan çeşitli sebeplerden dolayı öldürülmüş, yurtlarından yuvalarından alınarak bir gecede Sibirya bölgesinin değişik yerlerine tehcir edilmiş, Bolşeviklerin uyguladıkları politika ile din ve vicdan özgürlükleri ellerinden alınmıştır. Özellikle son 70 yılda, birliğin dağıldığı döneme kadar dış dünya ile bağları tamamen kopmuş, bakımsızlıktan camileri yıkılmış, ibadete açık olmadığı için kapanmış veya amaç dışı kullanılmıştır. Toplumun saygı duyduğu din büyüklerinin türbeleri bile ilgisizlikten ziyaret edilemez hâle gelmiştir.

Sovyet ihtilaliyle birlikte üst üste yapılan alfabe değişiklikleri Müslüman halklar arasında kültürel deformasyona yol açmış, sonuçta tabiî olarak dinî ve sosyo-kültürel hayat özünden uzaklaşmıştır. Din, ancak siyasî ve sosyo-politik etkinin ulaşamadığı, Kafkas Dağları’nın şefkatli sinelerinde az da olsa ayakta kalabilmiştir. Bunun haricinde din, dış dünyaya şirin görünmek, “Sovyetler’de de İslam serbesttir.” imajını korumak veya uyandırmak için bazı dini içerikli resmî binaların, tarihî eserlerin açık bulundurulduğu sembolik ve folklorik seviyede bir temsille varlığını sürdürebilmiştir.

Elde ettiğimiz neticeleri sonuç bölümünde özetlemeye çalıştık. “Genel Değerlendirme” kısmında “ulaştığımız sonuca kuvvet kazandırmak üzere araştırma metninde kullanmadığımız” bazı kaynak ve dipnotlara “Kafkasya Üzerine Genel Bir Değerlendirme” adı altında yer verdik.

Çalışmamız aynı zamanda bir alan araştırmasıdır. Sahamız Kafkasya bölgesidir. Araştırmamıza kaynak taraması ile başladık. Sonra mahallinde gözlemler yaparak elde ettiğimiz olguları değerlendirdik. Yakın görüşmeler, ziyaretler ve röportajlarla çalışmamıza derinlik kazandırmaya, dinî hayatı aksettiren yerleri belgelendirmeye çalıştık. Anket çalışmasını, ortamın hassasiyetinden dolayı yapamadık. Röportajlarımızı Azerî Türkleri ve Lezgi halkları arasında yaptık. Diğer Abaza, Çerkez, Çeçen vs. Müslüman halklar için bu gözlem ve röportajlarımızı bir ölçü kabul ettik. Çünkü Sovyetlerin din politikası bütün Müslümanların yaşadığı her coğrafi bölgede aynıydı. Çeşitli tespitleri senteze tabi tutarak sonuca ulaşmaya çalıştık.

Araştırma; gözlem ve mülâkatlarımız, dinî hayatın muhtelif kesitleri içerisinde toplumla birlikte duyarak, hissederek ve olayların içinde yaşayarak Ekim 1993 ile 31 Mayıs 1994 tarihleri arasında Azerbaycan’ın Qusar reyonunda, Sumqayıt ve Bakü şehirlerinde yapılmıştır. Azerbaycan dışında yaşayan diğer Türk topluluklarının dinî ve kültürel yaşantıları kaynak taraması şeklinde incelenmeye çalışılmıştır.

Kuzey Kafkasya’da yaşayan Karaçay ve Balkar Türkleri homojen ve muhafazakâr bir yapıya sahip oldukları için diğer Abaza, Adige gibi öteki boyları da etki alanlarına almışlardır. Bu bakımdan Karaçay-Balkar Türkleri, çalışmamızın önemli bir kısmını oluşturmuştur. Karaçay-Balkar Türklerinin sosyo-kültürel yaşantıları hakkında Ufuk Tavkul’un aynı konudaki çalışması bizim için önemli bir başvuru kaynağı olmuştur. Dağıstan’da yaşayan Türklerin dinî yaşantılarının diğer Kafkasya Müslümanlarından farklı olmadığı için ayrıca ele alınmamıştır. Özellikle Kuzey Kafkasya-Çeçenistan ve Dağıstan’da dinî hayat tasavvufi boyutta yaşandığı için tarikatlar konusuna fazlaca yer verilmiştir.

Kafkasya genelinde ise dinî hayat bir takım fenomenler şeklinde varlığını sürdürmektedir. Tasavvuf büyüklerinin kabirleri, aşırı Sovyet baskısı yüzünden kabuğuna çekilen insanlar tarafından ziyaret edilerek, buralarda kurbanlar kesilerek ve yemekler yedirilerek hayır yapma şeklinde görülmektedir ki bastırılmış dinî duygular böylelikle tezahür ettirilmektedir. Tasavvuf, Azerbaycan’da pir inancı şeklinde folklorik bir işlem ama iman, ibadet anlayışı içinde samimi bir tavırla kendisini gösterirken, Dağıstan ve Çeçenistan’da müridizm veya Kadirîlik ve Nakşibendîlik şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Book Details

Dil

Türkçe

e-book ISBN

9798215257043

Kelime sayısı

84.009

Yayın tarihi

1 Ağustos 2023

Author

M. Fatih Ayyıldız (Yrd. Doç. Dr.)

Yorumlar

Yorumlar

Henüz inceleme yok.

İlk yorum yapan siz olun

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir