YUSUF İNCE
Ayaz, baharın habercisi, baharın pişdarı ve baharın bereket sebebidir.
Pek sevilip hoş karşılanmasa da bahardan önce gelerek her şeyi ve herkesi dizayn eder ve dünyayı bahara hazırlar.
Ayaz, baharın en verimli, en bol ve en bereketli şekilde geçmesi için çeşitli hazırlıklar yapar.
Bu hazırlıkların en önemli kısmını ise fidanların dirayet testi oluşturur.
Ayaz, fidanları çeşitli imtihanlara tabi tutarak, feleğin çemberinden elli defa geçirir, onları sert ve hırçın fırtınalara maruz bırakarak yerden yere çarpar, bora ve tipi ile de iliğini kemiğini dondurur.
Bunları yapar ki;
Haslar hamlardan, güçlüler zayıflardan, dirayetliler cılızlardan ayrışsın ve ayakta kalabilenler bahara hazırlansın.
Bunları yapar ki;
O kadar ayaza, şiddetli fırtınaya, dondurucu bora ve tipiye dayanarak ayakta kalabilen fidanlar baharı karşılasın.
Yediği ayaza, maruz kaldığı hırçın fırtınaya, dondurucu bora ve tipiye rağmen ayakta kalabilen fidanlar, baharın bereketini kâinatın en kıymetli misafirlerine taşısın.
Ayaza direnemeyen, düştüğü çamurdan kalkamayan zayıf ve cılız fidanlar ise düştükleri yerde kalsın ve çürüyerek çer çöp olup gitsin.
Aslında bu ayaz, pek sevilmeyip hoş karşılanmıyor olsa bile, baharın hazırlığı ve pişdarlığını yaparak, baharın verimli ve bereketli olmasını sağlar.
Baharın nimetlerini, kâinatın en kıymetli misafirlerine taşıyacak olan teşrifatçılardan en güçlü, en dirayetli ve en layık omuzları seçer.
Not: Bu yazı daha önce GİRDAP ismiyle yayınlanan kitabımızdan alınmıştır.