TÜRKÇEDE FATİHA KELİMELERİ

TÜRKÇEDE FATİHA KELİMELERİ

Emin Osman Uygur / Almanya

Kur’an-ı Kerim asırlardır iç içe olduğumuz ilahi kelam. Kur’an’ın Arapça olmasından dolayı bir zorluk yaşamamış olan Türkçe, aksine ondan istifade ederek kendi anlam ve kavram dünyasını zenginleştirmiştir. Osmanlıca diye bilinen Türkçede yüzlerce kelime ve kavram günlük dile kadar Kuran renkleri ile hayata akıp gitmiştir. Bu olay Kur’an-ı Kerim’in asırlar boyu anlaşılmasından ve yaşanmasından kaynaklanan bir durum olagelmiştir.

Hiç düşünmeden akla gelebilecek birkaç kelime şunlar olabilir mesela: Kıyamet, saat, leyl, kitap, kalem, insan.

Bu ilk yazıda Fatiha suresinde geçen kelimelerle ilgili bir analiz yapmaya çalışacağız.

Besmele kelimesi, el-besmele haliyle Arapçada da kullanılır. Ancak kelime besmele olarak Türkçeleşmiştir. Besmele çekmek şeklinde deyim olarak kullanımı yaygındır. Fiiliyatta “Bismillah de” veya “Besmele çek” biçimlerinde kullanılmaktadır. “Bismillah her hayrın başıdır” ifadesi de artık dilimizde veciz bir ifade olarak yerini almıştır. Bu kullanım aslında ‘besmelesiz işte hayır yoktur’, kullanımının farklı ve veciz şeklidir. Rahman ve Rahim isimleri doğrudan Türkçe bir kavram olarak görünmez pek. Ancak anne bedeninde bir hücrenin bir ceninin bebek haline geldiği mucize ve karanlık yer için rahmet ve merhamet boyutlu rahim kelimesi tercih edilmiştir. Necip Fazıl merhumun

Ana rahmi zahir şu bizim koğuş

Karanlığında nur yeniden doğuş.

mısraları ile bir metafor haline getirdiği rahim kelimesi günümüz Türkçesinde de kullanımını devam ettirmektedir.

Rahman ismi ise sadece özel isimlerde Abdurrahman olarak yerini almıştır.

Hamd kelimesi de suredeki kullanımın bir özeti bir özü gibi girmiştir dilimize. “Nasılsın?” sorusuna şükür ile birlikte hamd kelimesi de cevap olarak verilmektedir. Bu kullanımda kişinin halinden memnun olma veya Allah’ın takdirine razı olma kabulü vardır. Hamd kelimesi ya elhamdülillah ya Allah’a hamd olsun ya da sadece hamdolsun şeklinde kullanılmaktadır. Ancak hamdolsun sözünde bir kısaltma söz konusudur. Şükürler olsun sözünde olduğu gibi. Bu kısaltmalı kullanım insanın hamd kelimesi ile birlikte Allah ile irtibatı açısından sıkıntılı olabileceği hissini de uyandırmaktadır. Kur’an ifadesi ile hamd “Kul’il hamdulillah” şeklinde yerini almıştır. Yani “Allah’a hamd olsun de.”  

Rab kelimesi Türkçe literatürde yoktur. Yani sadece İslami kavramlarla birlikte kullanılır. Rabbin kim? “Rabbim Allah” gibi. Ancak rab kelimesinin farklı çekimleri Türkçe ‘de kullanılmaktadır. Bunlardan biri “erbab” dır. Bir işi iyi yapan bilen anlamında bir kelime. “Bu işin erbabı odur.” Şimdilerde kullanımda olmayan “mürebbiye” kelimesi de rab kökünden türetilmiştir ve anlamı da terbiye edici demektir. Bu kelime ile ilgili olarak “terbiye” kelimesi günümüzde de kullanılan önemli bir kelimedir. Bu kelimenin olumlu ve olumsuz kullanımları eğitim sisteminin önemli kavramlarındandır.

Âlem kelimesi Türkçe sözlük listesine giren kelimelerdendir. İlim kökünden gelen âlem kelimesi, gökleri varlık, mevcudat anlamlarındadır. “On sekiz bin âlem” kullanımı dilimizde yaygındır. Deyim olarak kullanılan “âlemsin” ifadesi, bir insanın güzel anlamda bir farklılık gösterdiği anlatmak için kullanılır. Yine “el âlem ne der” deyimi halk arasında sık kullanılan bir söylemdir. Yine “…….. etmenin âlemi var mı?” gibi bir kullanım da dikkat çekmektedir. Burada boşluk kısmına uygun bir isim gelebilir. Mesela, “Mız mızlık etmenin âlemi var mı?” gibi. Âlem bu ifadede anlam, mana olarak kullanılmıştır. Argoda ise “âlemin kralı” deyimi çok sık kullanmaktadır. Genel olarak bakıldığında âlem kelimesinin günlük kullanımda Kuran-ı Kerim’deki çizgisinden uzak olduğu görülmektedir.    

“Na’budu” yani ibadet ederiz fiili doğrudan kullanılmaz Türkçede. Ancak bu fiilden türetilen ibadet kelimesi en çok kullanılan kelimelerdendir. İbadet hayatı, ibadet etmek, ibadet aşkı, ibadet mekânı, ibadet neşvesi gibi kullanımlar ilk akla gelenlerdir. “İbadetini Allah’a göster bana insanlığın lazım.” ifadesi toplum duyarlılığı açısından çok önemli bir sözdür. Yine bir hadis-i şeriften mülhem kişinin ibadet sizi aldatmasın, onun para ile olan ilişkisine bakın sözü de yaygın kullanım alanı bulmuştur dilimizde. İbadet ile birlikte kul anlamındaki abd kelimesi de daha dar dairede kullanılmaktadır. Ama şehadet kelimesinde çok kullanıldığı için herkesin aşina olduğu bir isimdir. Yine abd kökünden gelen mabut ve mabet kelimeleri dilimize mal olmuş Kur’an renkli isimlerdendir.

“İyyake nestain” ifadesindeki yardım isteme, yardım etme fiili de Arapçadaki haliyle dilimizde kullanılmaz ama Kur’an’dan mülhem farklı şekillerde kullanılmaktadır. Teavün ve muavenet bunlardan en önemlilerindendir mesela. “İhdina” ifadesindeki hidayet kelimesi Türkçede yine özel isim olarak kullanımdadır. Ancak Kur’an çizgisinde “Allah hidayet etsin” duası daha özel bir mana taşımaktadır. Yine bu kökten gelen mehdi kelimesi, en çok ve en sık kullanılan Kur’an renkli kelimeler arasındadır.

Sırat, tek başına Türkçe akışta kullanılmaz. “Sırat Köprüsü” şeklinde kalıplaşmış olan hali yine çok kullanılan bir tamlamadır. Bu anlamda sırattan geçmek ifadesi de zorlukları anlatmak için kullanılır. Müstakim kelimesi hem bu haliyle hem de farklı formlarda Türkçede kullanılır. Müstakim, istikamet üzere olan demektir. İstikamet de aynı kökten doğru yönü ifade eden bir isimdir. Kelime kökünden ikame etmek, kamet, kıyam, kıyamet gibi kelimeler de dilimizde Kuran renkleri ile kullanılmaktadır. En’amte fiili bu haliyle kullanılmaz ama nimet verdiklerin şeklinde ifade edilir. Nimet kelimesi de Kur’an renkleri ile en çok kullanılan Türkçeleşmiş bir isimdir. “Gayri’l mağdubi” derken kullanılan gayr kelimesi “başka, başkası” anlamında dilimizde kullanılmaktadır. Senden gayrı, gayrı dayanamam ben bu gurbete, gibi sınırlı da olsa kullanımı olan bir kelimedir.

“Magdup” ve “dallin” kelimeleri de dilimizde kendine mahsus anlamları ile kullanılmaktadır. Mağdub, gazap olarak kullanılırken dallin ise sapıklık anlamında dalalet olarak dilimizdedir.   

Kuran-ı Kerim’in dilimize ne kadar çok ve güzel renkler kattığı daha ilk başta Fatiha suresinden görülmektedir. Bu dilimizle birlikte toplum olarak Kur’an-ı Kerim ile ne kadar bütünleştiğimizi ve ondan ayrılamayacağımızı gösteren açık bir işarettir.     

HİÇ KUYUSU

28 Mayıs 2021

ÇERÇEVELERDE ARAYIN BENİ

28 Mayıs 2021

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir