İÇERİYE MEKTUPLAR – 2

İÇERİYE MEKTUPLAR – 2

Tarık ÇETİN / Almanya

Görünmez kahraman!

Ne elin belli, ne yüzün. Ne yanındakiler belli, ne yakınların. Ne nerede olduğun belli, ne de nerede uzandığın… 

Senden bir haber almış, “Evini alıp gelsin!” demiştim. Sen gülümsemiş, ben yükümü en güvenilir birilerine bırakmanın mutluluğuyla huzura ermiştim.

O zaman da ne adın belliydi, ne sanın. İsmini sormamıştım bile. Tek özelliğin yeterdi birlikteliğe. Kendini mağdur bir millete feda etmiştin.  İsimsiz, adressiz, resimsiz yaşamayı tercih etmiştin. Bu yokluklar arasında vardın. Hem de en ihtiyacı olana, en ihtiyacı olduğu anda ulaşacak kadar gerçek, ulaşacak kadar yakın olmuştun.

Ya o kucağında taşıdığın kırmızı montlu çocuk. Yokluk arasında gelmişti dünyaya. Ne hastanesi belliydi, ne ebesi. Sabaha karşı yatıp, gün belirmeden uzaklaşmıştın oralardan. Varlık dünyasında, gaybubetin yeni misafiri olmuştu. O’nun da senin gibi görünmez kahraman olmaktı nasibi. Dünyadan habersiz toparlanmış, emeklemeye başlamıştı.

Gün geldi, yokluklar canına tak etti. Onlarca insanın derdi ile dertlenirken bebeğine bez bile alamaz olmuştun. Artık var olmak, bilinmek, daha rahat konuşmak, daha rahat yürümek ve daha rahat görünmek için bir yol açılmıştı önüne. Kendin için değildi bu yolculuk. Kendi olamayanlara kimse olmak, varlığınla yanlarında olmaktı derdin. Bilinmeyen sabahlardan bir sabah yola koyuluverdin.

Gaybubetten aşikarlığa, kısmi esaretten özgürlüğe, stresle uyanmaktan, daralmış ruhlara ümit olmaya çıktın. Çıktın ve gittin. Yeni bir dünyaya adım attın. Ülkende seni uyutmayan zalimin zulmünün yükü üzerinden kalkmıştı. Uyuyamadığın binlerce güne inat uyudun yeşil topraklarda. 

Ne yatağın vardı, ne yorganın, ne beşiğin, ne de baş yastığın… Tüm bunları hiç aramamıştın ve onlar da hiç olmamıştı zaten. Sen yastık oldun, yatak oldun isteyene. Ormanlık bir alanda bebeğine vücudunu yastık eyledin. Özgür olabilmenin huzuruyla…

Ah ne tatlıdır o anlar! Kendi ülkende bulamadığını başka topraklarda bulmalar. Yüklerini bırakıp uykuya dalmalar.

Tam özgürlüğe kavuştum derken, sinsi bir başka tuzağın kucağında uyanmalar olmasa, belki yüzyıllar gibi gelecek huzurlu anlar.

Dört yanı yılan çıyanlarda çevrili bir dünyada yaşamdan ayrılırken başları bağlı, yüzleri kaplı, kimin adına hareket ettikleri ise saklı olmayan, belleri silahlı bir grubun gadrine uğradın.

Aldılar ve çıktığın topraklara geri ittiler.  6,5 yıldır her köşe başında seni bekleyen, olabilecek her yerde seni arayan, adları belli, yüzleri belli, zulümleri tescilli insanlara teslim ettiler. Yeni bir hayat başladı. Gaybubet dünyasından, nedenler nasıllar dünyasına geçtin. Mânâ alemine daha yakın, dünyaya olabildiğince uzak…

Yeni bir tutsaklık, yeni ayrılıklar… Nereden bilebilirdin ki bacaklarını beşik ettiğin evladını son uyutuşun olacağını.

Çok yalnız bırakıp gittin be… Yüklerim yeniden omuzlarımda. Ve sen belki ilk kez korkusuz uykularda…

Böyle bırakıp gitmemeliydin. Hayır yarım bırakmak değil kastım paramparça parçaladın hem yüreğimi, hem tüm zerrelerimi…

Yapacağın tek şey var oralarda. Vefalısın biliyorum, yaparsın biliyorum. Yine de not ediyorum:

Dualarında beni sakın unutma!

BİTMEYEN HİKAYE

12 Mayıs 2022

SAYI SEMBOLİZMİ BAKIMINDAN TÜRK-İSLÂM KÜLTÜRÜNDE “ALTI” VE MİMARİDE KULLANIMI

12 Mayıs 2022

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir