gökmenzâde / Almanya
çalan telefonun sesi böldü sohbetimizi
usulca eğdi başını avukat
“af buyurun cevaplamam lazım” deyip açtı telefonu
telefondaki sesin hüznü esir aldı Sinan Beyin sesini
sonra yüzüne bir hüzün boyası çaldı usulca konuşmalar
“olur yazayım inşallah tahliye ederler” dedi
suskunluğu duvardan duvara çarpıyordu
bir müddet sustu
bakışları duvarlarda geziniyordu
gözleri bir müddet duvarlarda gezindi
başını usulca eğdi
iki eliyle saçlarını geriye doğru tarar gibi yaptı
yüzünde bir dünya yük yüklü gibi nefes aldı
damarları şişti ve gerildi
biraz ofladı
konuşmaya başladığında sesindeki hüzün yerlere düşüyordu
gözü çiçeklere dokundu
hüzün de dokundu sanki çiçeklere
“n’oldu Sinan Bey” dedim
“bir müvekkilime tahliye dilekçesi yazacağım, Tarsus’ta tutuklu” dedi
ekledi, “inşallah tahliye ederler”
sevindim
sevincim gözlerimi duvardan duvara gezdirirken Sinan Bey başını eğdi
suskundu
“iyi işte ya tahliye olur belki” dedim
“olur amma” dedi
“aması” dedim
“ben nasıl söylerim?” dedi
“neyi?” dedim
“eşinin beyin kanaması geçirdiğini”
“Allah acil şifalar versin inşallah,
tahliye olur da eşine destek olur iyileşir” dedim
sustu
duvarlar zaten suskundu
dudaklar da suskundu
gözler parçalı hüzünlü
yüzler en ağır hüznü taşıyordu
dudakları mırıldanır gibi oldu usulca
duymakta zorlandım
duyunca daha da zorlandım
bir hıçkırık bir kızıl alev topu gibi taa boğazımda düğümlendi
titredi dudakları ve usulca
“Allah rahmet eylesin!” dedi
dudaklarımı susturdu gözlerim
ve dudaklarımın yangınını söndürdü
ve başımı döndürdü