HAYAT

HAYAT

M. Ertuğrul İncekul

Schopenhauer; “Eğer ki hayat kâle alınır ve hiçliğe terkedilebilecek bir şey olsaydı, o zaman ölüm ve ölüm korkusu tarafından tutulmazdı. Kim katlanabilirdi ölüm düşüncesine? Kim katlanabilirdi yaşamaya, eğer ki ölüm yolu tatlı olsa!” der.

Halbuki hayat ve ölüm, iki parçalı bir bütündür. Hayatı ölümün diğer yüzü olarak ele alabiliriz. Hayat özünde tatlıdır. Hayata anlam katan bizim ona biçtiğimiz elbisedir, giydirdiğimiz maskedir, yüklediğimiz anlamdır. Ölüm de bir yokluk ve hiçlik değildir. Yeniden sonsuza doğmaktır.

Bir balıkçı kasabasında yaşayan Afrikalı çocuğun yaşamı; okyanus, kulübesi ve kasabasındaki insanlardan ibaret olabilir. Ömrünün sonuna kadar kendi bölgesinden hiç çıkmadan ölen insan sayısı hiç de az değildir Afrika’da… Bir anlam arayışına girmeden sadece yaşar, belki mutlu da olur ve bu dünyadan göçer gider.

Paris’in merkezinde yaşayan, özel uçağı olan, yüksek eğitim almış, oldukça etkili arkadaş çevresi olan bir Fransız için ise hayat; para, güç, yönetim ve çok yoğun bir yaşam olabilir. Bu insan, hayatın anlam arayışını tamamlamamış, mutlu olamamış, kendi çevresi ile çatışmalar yaşayan biri olabilir. Balıkçı kasabasında yaşayan Afrikalı çocuk kadar mutlu ölmez belki de…

Varoluşumuz hayat ile gerçek olur. Varolmanın ışığı hayattır. Hayatın ışığı ise şuur ve akıldır. Hayat olmadığında cansız bedenlere dönüşürüz. Hayatın içinde de akıl ve şuurumuz olmadığında yine bütün evren karanlığa bürünür. Hayatı olmayan bir dağ kocaman bir kütleden ibarettir. İnsana verilen en büyük nimettir hayat aslında.

Ümit, hayat ışığı bizim eylemlerimizle ortaya çıkar. Bir taş koymadan bina olmaz. Hayat, bize çeşitli fırsatlar sunar biraz da kıskançtır aslında, fırsatlarla ilgilenmediğimiz zaman bir müddet yanımıza uğramayabilir de…

Doğayı izleyebilme, hadiseleri okuyabilme, kendi içimize dönüp olayları yorumlayabilme yetisi, basiret ve firaset gibi kabiliyetler bize hayatı yeni yüzleri ile sunacaktır. Ölümü anlamlı kılacak olan da nasıl bir hayat yaşadığımızla yakından ilgilidir. Hayata küsen güzel bir ölüme, ölüme küsen güzel bir hayata yürüyemez. Hayat ile ölüm ayrılmaz iki dostturlar. İkisi ile de iyi geçinmek gerekir.

Günümüzde hayatı çok hızlı yaşıyoruz, duyamadan, anlayamadan, sadece tüketiyoruz. Acılarımızın yasını ve mutluluklarımızın tadını çıkarmadan yaşıyoruz.

Yani ölüme koşarak gidiyoruz adeta…!

CANAVARCA HİSLER

7 Temmuz 2021

BANA ACININ RESMİNİ ÇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN

7 Temmuz 2021

Yorumlarınız

  1. Hayatta birlikte yaşanmıyor evet! İki sevinç ve mutluluk beraber uğramıyor insana. Ama olsun öyle “ol” uyor insan. Şairin dediği gibi:” …Çünkü acılar da sevinçler gibi olgunlaştırır insanı”
    Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz çok şey var bizlerin de. Yine Behramoğlu’nun şiirinin son dizesi gibi hislerimiz: ” Ve hayat, sunulmuş armağandır insana”

    Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir