ESMÂÎ ÇOKLUK, ZÂTÎ BİRLİK

ESMÂÎ ÇOKLUK, ZÂTÎ BİRLİK

RÛ (FARUK ARSLAN)/ KANADA

Semboller ışık, harf, ayna.
Hayal dünyası, Esmâî çok.
Mutlak ehadiyyette sırları.
Vahdet-i vücûd, Zâtî Birlik…

Bireysel zirvesi, Ruhu’l Âzam.
Muhammediyyesi, Ferdiyyet.
Zira insan türünün en kâmili,
Gerçek nûr, idrâk olunmayan…

En kâmil mazhârları nebiler…
Sûretlerinde tecellî eden aşk,
Fusûsu’l-hikem ilâhî hakikat.
Her bir fasta Kelime mazhâr…

Her şey diri varlık, aslı sudur.
Varlığın birliği, itikâdı Hu’dûr.
Tesbih ve hamd, keşf ile idrâk,
Arketip hakîkat etrafında Hak…

İlyâs’tı âlî mekâna yükselen.
İdrîs ve Nûh’tan önce Nebi.
Felekler kalbi sakin güneş,
İdrîs ol, İlyâs haceti lübane…

Ateşten bir at, un ufak dağ.
Şehvetsiz akıl lavın ateşten.
Rûhânî akıl, ebedi şehvetsiz
Hikmeti iman, hayat, şeriat…

Gece, üçte birine inendi Hak.
Üçte birlik yakın semada ak.
Hak, Mübdî ilk haline döner,
Nuhî tenzîhle eşyadan tufan…

Lokmâniyyede ihsân aşk
Mal, söz, amelinde birlik.
Şirk büyük bir zulüm zira,
Latîftir O, haberdâr Habir…

Berzâhîye izhâr Sâmediyye.
Hâlidiyye, berzâhtaki hayat.
Mezarını açıp sorsan söyler,
Halid bin Sinan sûret hüküm…

Hakkın zâtı aynı, tek tevhid
Nispeti izafeti mücerretliğe,
Nûrânî, görünmez bir nûrdur
Allah göklerin, yerin nûrudur…

Nârani de olsa Nûranide olsa,
O Rabbin Nur üzerine nurdur.
İki nûrdan birisi ziya, ışık olsa,
Diğeri ise aslî mutlak O nûrdur…

Dilediğini nûruna hidâyet eder..
Mazhârlarda taayyün ve sereyan.
Nûru ile mutlak ve ahadî olandır
Mazhâr mertebelerinde zuhûru…

Salihiyye’de fatih Fütûhî kelam
Gizli hakikat tecellî eder, açılırsa,
İlâhî ayani sâbite olan şeyliklerde,
İrade, fiil ve zât’tan ibâret itibari…

Koy açılsın ulviye Mûseviyyeden…
Külli ruhlar ile cüzi ruhlar ilişkide
Her Mûsâ zannıyla öldürülen bebe,
Mûsâ’ya imdat olup döner çocuklar…

Koy açılsın Kalbiyye Şuaybî’den..
O ârif’in kalbi Allah’ın rahmetinden
Hakkın rahmeti Hakka sığmasada,
O ondan geniştir, celâli sığdırmıştır…

Vâsıta yok ki kalb ile Hak arasında.
Yüzü rûhlar alemine yöneldiğinde,
İstidâdı Rabbindan alır vechinden
Teklik çokluk makâmıyla cem eder…

Kimi ez-Zâhir’e kimi el-Âhir’e vechi…
Mizâcın şehâdet alemine seferinde…
Kalbin kuşatıcı olan vechinde ise ruh,
Ahadiyet-i cem’e ait her hücresinde…

Mânevî hüviyet mertebesine yolcu!
Öncelik, sonralık, butûn ve zuhûrat…
Dört sıfatın hepsini cem ile aşk olur…
Hayvani rûh, insânî rûh arası seferin…

Bâsıt rûhun mürekkep-mizâç bilmezdi.
Yoksa iltisak, ilişki, irtibat, nâmümkün…
Bütün zıtları farklı misâllerle cem eden,
Ehadiyet-i cem’i idare, tesîr Yek sırdır…

Ey iki berzâh köprüsündeki yolcu!
Onca hayvani rûh, zâtı insânî avcu,
Bâsit makûl rûha uygun ilişki hancu,
Tâbî, unsurî, rûhânî, mecâzî savcu…

STRESE DAYANIKLI NESİLLER

22 Haziran 2021

KURU OLAN TAŞLAR MI?

22 Haziran 2021

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir