İBRAHİM KUZİ
Baharda yapardık her yerde düğün
Zümrüt yeşiliydi bağlar, bahçeler
Muhabbet demlerdik bizler her öğün
Çığ altında kaldı doyumsuz günler
Başladı dostlardan ayrılık günü
Kimi tutuklandı, kimi sürgünde
Kiminin sarıldı arkası, önü
Tatlı hatıralar kaldı hep dünde
Ay yüzlüler mahpus oldular tek tek
Bizim için günler geceden kara
Kadını, erkeği yediler kötek
Bahar güllerinin her yanı yara
Nurhayat, Mükafat Ablalarımız
İnlediler, yıllarca kan kustular
Yusuf Kerim gibi fidanlarımız
Bir kuş olup ötelere uçtular
Beyaz sandalyede gitti Mustafa’m
Anneler, saçını başını yoldu
Gökhan Açıkkollu kanayan yaram
İçime tarifsiz hüzünler doldu
Yusuf Bekmezci yiğit bir insandı
Sekseninde hücreye hapsettiler
Samimiydi, dürüstü ve candandı
Göstere göstere ölsün dediler
Adanmış adamdı Samsonlu Hoca
Kimse üstüne toz konduramazdı
Fatma Görmez hasret kaldı ilaca
Bedeni bu yüke dayanamazdı
Ali Kervancılar, Halil Şimşekler
Hakka yürüdüler gurbet ellerde
Halime Gülsu, Pideci Şerefler
Yaşayacak tertemiz gönüllerde
Zulme maruz kaldı anne, babalar
Hamile kadınlar, masum bebeler
Eksilmiyor mateme boğulanlar
Hüzünlü albümde nine, dedeler