İBRAHİM KUZİ
Her yanı yıkık dökük her yan olmuş virane
Kapıları sürmeli hasret çeker her hane
Etrafını kuşatmış sarhoş, deli divane
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Huzur koymadı bizde artan korkularımız
Yokuşlarda susadık kesik soluklarımız
Bölünür çığlıklarla gece uykularımız
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Azılı kurtlar binmiş yıllardır ensesine
Bağırıp çağırsan da ses veren yok sesine
İhanete uğramış her şey dönmüş tersine
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Kadın erkek hücrede canı dudağındadır
Nice bahtsız ananın yavru kucağındadır
Gün yüzü göremezler huzur Kafdağı’ndadır
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Görkemli çamlarımız birer birer yıkıldı
Hayallerin üstüne kör kurşunlar sıkıldı
Kurudu pınarları, ormanları yakıldı
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Değerler başkalaştı kimse hâl hatır bilmez
Yatak yorgan nafile gözlere uyku girmez
İftira derebeyi, ihanetler eksilmez
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Mankurtlaşmış beyinler dalmış derin uykuya
Tam düzelecek derken atılmış kör kuyuya
Yığınlar kurban gitmiş endişeye, korkuya
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Bağlarında gül açmaz türlü dikenler biter
Karanlık gecelerde yalnız baykuşlar öter
Yaralı bülbülleri yuvasını terk eder
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Gurbet ellere düşmüş en güzel insanları
Koparılmış adeta giderken sol yanları
Sıkıntıyla, çileyle geçiyor zamanları
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
El pençe vefasızlar zalimlerin safında
Bahar bilmez mevsimler kışların insafında
Can yakan manzaralar görürsün her yanında
Yürekleri parçalar memleketin ahvali
Ne yazsam ne söylesem farkı yoktur gafile
Cümleler yorgun düşer anlatsam da nafile
Sinesinden kopuyor her gün farklı kafile
Yürekleri parçalar memleketin ahvali