NAGİHAN SULTAN
Yarına kalan o pencere
Gıcırdamayan yıllar, vidaların pembe küfürleri
Moğuş moğuş yıkıntılar
Aralarında fısıltı fısıltı konuşur
Ahşap kafesli pembe panjurlu
Allığı fazla kaçan
Yarından kalan mor geceler ilanda
Camın ortasına çift bantla yapıştı
“Acil acıları soyacak hırsız aranıyoooor”
Da sahibinden değil
Çıkırt açıl çıkırt kapan
Ali Ayşe sofra hazır çabuk
O… çocuğu seni ne arıyorsun lan
Komşular yetişin doğum başladı
Yeşil ovanın rayları geçer o pencere içinden
Bavullar bulut bulut biner dört bin nala
Dilini ısırır çelik kapı, kınalıdır eller
Açılır bir davul gümbürtüsü mahallede
Çin çin paralar göbek atan biraz neşe biraz hüzün
Gölgeler ardınca kovalar boşalır
Tez gele
Ferforje dişli o pencere kopartır
Organze paraşütü açarak dedikodu sakızına
Vah vahlar oh ohlar sofradan kalkmaksızın
Kuzu postuna yayılmış kaldırım çıtlatır
Çıt Melahat çıt Ayşe Apla
De hele daha daha
Heeeyt açılın o pencereyi ulen
seviyorum öpem
Pos bıyıklı kasırgası savrulur arnavut ciğerli
Pervane tesbihi hacı yağlı korkusu
Çocuklar erkencik toplanır çarpık anason takunyalarıyla
Dişteki kürdan ile katil oluverir tıbbıyeli hülya
Külleri savrulan kabadayı çekmece gölüne
Kim kime dum duma
Panayır ipli dünya yalpa
Çıkırt açılır ve çıkırt kapanmaz bazen
O pencere her zaman