HZ. MUHAMMED (sav) DELİLİ

HZ. MUHAMMED (sav) DELİLİ

HASAN HÜSEYİN AYGÜN / AMERİKA

Peygamberler Allah’ın varlığına delildir. Hz. Muhammed’in (sav) peygamber olduğuna dair deliller üzerinde duracağım.

Kendi hayatı ve yaşantısı Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna delildir. O kırk yaşına kadar yaşadığı toplum tarafından çok seviliyordu. Herhangi bir ahlak dışı hareketine şahit olunmadı. Kendisine ‘Muhammed’ül Emin’ deniyordu. Herkes kıymetli eşyalarını ona emanet ederdi. Kırk yaşında peygamberlik geldi. Bir insan makam için, para için, şan ve şöhret için, ‘ben peygamberim’ diyebilir. Hz. Muhammed’e peygamberlik geldikten sonra, Mekke’nin ileri gelenleri şu teklifte bulundu; “İslam davasından vazgeç, seni başımıza kral yapalım. İstediğin kadar para verelim. İstediğin kadınlarla evlendirelim…” O hiç tereddüt etmeden “Bir elime güneşi, bir elime ay’ı verseniz ben bu davadan vazgeçmem.” dedi. Sonrasında defalarca taşlanıp hakaretlere maruz kaldı. Üzerine deve işkembesi kondu. Malı mülkü yağmalandı. Çeşitli suikastlara maruz kaldı. Mekke’yi terk edip, günlerce çölün kavurucu sıcağında yol alarak, Medine’ye hicret etti. Hz. Muhammed peygamber olmasaydı, yapılan teklifi kabul ederdi. Hayatı boyunca çile ve meşakkat çekmezdi. Böyle çileli, meşakkatli hayatı peygamber olduğu için seçti.

İman edenlerdeki değişme O’nun peygamber olduğunu gösteriyor. İman edenler nefsin hoşuna giden içki, zina, gayri meşru eğlenceleri terk ettiler. Nefsin hoşuna gitmeyecek oruç, namaz, zekât gibi ibadetleri yapmaya başladılar. Öldürülse bile dininden dönmediler. Veda hutbesinde 120.000 sahabe vardı. Şu anda Mekke ve Medine de maksimum on-on beş bin sahabe mezarlığı var. Diğerleri İslam’ı anlatmak için dünyanın değişik yerlerine gitmiş, oralarda vefat etmişler. Bu insanlar aklen ve kalben tatmin olmasalardı, yerini yurdunu terk edip başka yerlere gitmezlerdi. Peygamberimizin söylemiş olduğu ibadetleri kendisinin zirvede yaşamış olması onun peygamber olduğuna delildir.

Sabahlara kadar namaz kılardı. Günlerce oruç tutardı. Hiç kimse onun kadar çile çekmedi, onun kadar ibadet etmedi. Hz. Muhammed peygamber olmasa, bu kadar ibadet etmez, bu çile ve meşakkatleri ömrünün sonuna kadar çekmezdi. Peygamber olduğu için, ahirette mükafat alacağını bildiği için ömrünün sonuna kadar çile meşakkat çekti.

Kur’an-ı Kerim’de Hazreti peygamberi uyaran ayetlerin bulunması, Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna delildir. Efendimiz bir gün Mekke’nin elit insanlarından bir guruba İslam’ı anlatıyordu. Gözleri görmeyen bir kişi o meclise geldi. Orayı normal ilim öğrenilen bir meclis sandı. Yüksek sesle Efendimiz’e, “Allah’ın sana öğrettiklerinden bana da öğret.” dedi. Efendimiz biraz rahatsız oldu. Çünkü çok zor toplanabilecek bir kitle vardı. Anında Abese suresi nazil oldu. Efendimiz’i çok sert bir şekilde uyardı. “Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi. Ne bilirsin, belki de o arınacak yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti. Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun. Arınmak istememesinden sen sorumlu değilsin. Sen, Allah’tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun. Dikkat et; bu Kur’an bir öğüttür. Dileyen onu öğüt kabul eder.” (Abese, 80/1-12).

Hiçbir lider kendisinin uyarılmasını tenkit edilmesini istemez. Eğer Kur’an’ı kendi yazsaydı, Kur’an-ı Kerim’de bu tür ayetler olmazdı.

Geçmişten ve gelecekten haber veren ayetlerin olması Hazreti Muhammed’in peygamber olduğuna delildir. Fetih suresi Mekke fethinden önce nazil oldu. Mekke’nin fethedileceğini söylüyor. Kur’an-ı, Hazreti Muhammed yazmış olsaydı, böyle bir riski göze alamazdı. Çünkü olmadığı zaman, kendisi adına her şey bitmiş olacaktı.

Tebbet suresi, Ebu Leheb’in ölümünden önce nazil oldu. Ebu Leheb’in ve hanımının iman etmeyeceğini söylüyor. Hakikaten iman etmeden ölmüşler. Kur’an Allah’ın kelamıdır. Yoksa bu ayetler Kur’an’da yer almazdı.

Rumlar, dünyanın en çukur yerinde yenilmişlerdi. Rum suresi nazil oluyor. ‘Kısa zaman sonra galip gelecekler’ diyor. Rumlar belli bir süre sonra galip geliyor. Yirminci yüz yılda savaşın olduğu yerin dünyanın rakım olarak en aşağı noktası olduğu anlaşıldı. Peygamberimizin yaşadığı dönemde dünyanın düz olduğuna inanılıyordu. Kur’an dünyanın küre şeklinde olduğunu söylüyor. Kur’an, Allah kelamı olmasa Hz. Muhammed bunu söyleyip, yalanlanmak ister mi? Bu bilgi gösteriyor ki Hz. Muhammed Allah’ın elçisi, Kur’an Allah kelamıdır.

Kur’an-ı Kerim Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna delildir. Hz. Peygamberin okuma yazması yoktu. Böyle bir insanın geçmişten ve gelecekten haber veren bir kitabı yazması, yazdığı kitabı ezbere bilmesi mümkün değildir. Kur’an’da haber verilen bazı gerçekler yeni keşfediliyor. İnsanın anne karnındaki oluşum safhaları, yağmurun oluşumunda rüzgarların fonksiyonu, insanın parmak izlerinin farklı oluşu… Yirminci yüz yılda keşfedilen bu hadiseleri Hz. Muhammed’in bilmesi mümkün değildir. Evet, Kur’an’ı inceleyen insaflı ve vicdanlı herkes bir insanın Kur’an’ı yazmasının mümkün olmadığını kabul eder.

Peygamberimizin gösterdiği mucizeler, O’nun Allah’ın elçisi olduğunu gösteriyor. Binlerce insan, yüzlerce defa, farklı farklı mucizelerine şahit oldular. Çağırdığı zaman ağaçların gelmesi, parmaklarından su akması, az bir yemeğin dua etmesiyle yüzlerce kişiye yetmesi, elini sürünce yaraların iyileşmesi, yanına gelen hastalara dokununca şifa bulmaları, O işaret edince ay’ın ikiye bölünmesi… O günkü insanlar bu olayları inkâr etmiyorlar. “Bize sihir yaptı.” diyorlar. Bu mucizeler Kur’an-ı Kerim de anlatılıyor. O günkü insanlar böyle olaylara şahit olmasalardı, Kur’an’a itiraz ederlerdi. Hz. Muhammed’in peygamberliğini kabul etmeyip, onunla savaşan o insanlar, ayın ikiye bölündüğünü inkâr etmemişler.

Hz. Muhammed’in peygamber oluşu, Allah’ın varlığına, Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna delildir. Gösterdiği mucizeler, geçmiş ve gelecekten verdiği haberlerin aynen çıkması, onun peygamber olduğuna delildir. Peygamberimiz’in ilk söylediği şey: “Allah birdir!” İnsanlar tekrar diriltilecek, hayatının hesabını verecek. Allah elçiler göndererek kâinatı niçin yarattığını insanlara anlattırdı. Bu elçiler melek olsalardı, bizler “Onlar melek olduğu için bunca sıkıntılara katlanıyor, oruç tutuyor, namaz kılabiliyor, biz nasıl yapalım?” derdik. Onun için Peygamberler insan nev’inden olacaktır. İnsanın ömrü sınırlı. Peygamberden sonraki nesiller için elbette kitap olmalıdır. O kitap asrımızda Kur’an’dır. Kur’an incelendiğinde, Akla mantığa bilime uymayan tek ayet gösterilemiyor. Kur’an’ı Hz. Muhammed yazdı diyenlerin bu iddialarına dair gösterebildiği bir tane delil yoktur. Bu iddialarda bulunanlar toplanıp Kur’an gibi bir kitap yazsınlar sonra konuşalım.

NOT: Bu yazı ALLAH AHİRET İBADET isimli kitabımızdan alınmıştır. Kitap hakkında detaylı bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

SERZENİŞ

17 Mart 2023

O, BENİM KARDEŞİMİN BEBEĞİ…

17 Mart 2023

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir