YEŞERSİN KALPLER

YEŞERSİN KALPLER

Özlem ÖZ / İngiltere

Türkiye’de, 15 Temmuz olayıyla birlikte önü alınamaz bir hale gelen temel hak ve özgürlüklere karşı yapılan hukuksuzluklar, maalesef bugün de hız kesmeden devam ediyor. Haksızlığa uğrayan  taraf, bu kadar da olmaz dediği hemen her şey ile karşı karşıya kaldı. Neden bu kadar  da olmaz diyorlardı ? Çünkü hayatlarında ne bu kadar kötü olmuşlardı, ne de bu kadar kötülük görmüşlerdi. Bütün bir dünyanın iyiliğinden başka hiçbir şey düşünmeyen bu insanlar, yaşananlar karşısında adeta şok yaşadılar.  Kadın, yaşlı, çocuk demeden binlerce insan kötü muamelelere maruz kaldı. İşsizlikle, hapisle, gurbetle imtihan oldu yüz binler…   

Anlatılacak, yazılacak çok şey var. Neler olmadı, neler yaşanmadı ki? Hepsi için ayrı ayrı kitaplar yazılacak belki. Tüm bunlar tarih sayfalarında kara bir leke olarak yerini alacak. Ama ondan önce öyle bir yere yazıldı ki bu yazılanlar, kader kaleminden silmeye kimsenin gücü yetmeyecek ve büyük hesaplaşmanın olacağı o günde bu sayfalardan her sey tek tek okunacak. Gizli açık ne varsa, ortaya çıkacak.

Böyle bir enkazın içerisinde en çok yaralananlar, körpecik yürekleri ile çocuklar oldu .Çocuklara bu yaşananları anlatamadık, belki de nasıl anlatacağımızı bilemedik. Bazen yaşananları dile getirmek, yaşamaktan daha yaralayıcıdır. Kendimizin bile anlamakta zorlandığı bu ağır imtihanı çocuklara anlatmayı pedagojik anlamda doğru bulmadı çoğumuz belki. Belki de kendi derdimize yanmaktan onları unutur olduk.

Yirmi yılı geçkin bir zamandır 6/12 yaş grubu çocuklarla çalışıyorum. Ve şunu çok iyi biliyorum ki; siz söylemeseniz de çocuklar pek çok şeyi anlar. Burada önemli olan nokta, çocukların olayları nasıl anladığını bilmektir. Bunun için de çocuklarla yaşananlar üzerine çekinmeden konuşmak gerekir. Çocuklar olayları büyüklerden daha farklı algılayabilir. Bu fark edilmezse bazen telafisi mümkün olmayan kırılmalar yaşanabilir.

Bu süreçte çocuklar pek çok şeye şahit oldular .Normal bir insanın hayatında görmediği şeyleri, bu çocuklar küçücük yaşlarında gördüler ve görmeye devam ediyorlar. Anne ve babalarının tutuklandığını gördüler. Her hafta görüşe gidip onlarla demir parmaklıkların arkasında görüştüler. Oysa ebeveynleri onları yetiştirirken kötülerin hapse atıldığını öğretmişlerdi. Bir yandan kafalarını içinden bir türlü çıkamadıkları sorular tırmalarken bir yandan da içinde bulundukları durumdan dolayı yakın çevreleri tarafından kötü söz ve muameleye maruz kaldılar. Okuldaki arkadaşlarından, mahalledeki arkadaşlarına kadar dışlandılar, ötekileştirildiler. Bu çocukların bir kısmı başka başka ülkelere gitmek zorunda kaldı. Karda kışta, bir gece yarısı, en sevdiği arkadaşını, oyuncağını, okulunu…Kısaca küçücük ömürlerinde biriktirdikleri çoğu şeyi geride bırakıp, botlarla adını bile bilmedikleri ülkelere göç ettiler. Bin bir bir zorlukla gittikleri yerlerde de sığınmacı muamelesi gördüler. Bunlar en genel anlamda yaşananlar. Her ailede ayrı ayrı daha nice acılar yaşandı. Çocuklar bunlara şahit oldular..

Ne oldu bu çocuklara bunca yıldır? Kimisi içine kapandı, kimisi hırçın oldu, kimisi öfke ile doldu, kimisi vurdum duymaz oldu. Kimisi bu dünyadan sessizce kayboldu. Peki bu kadar şeyi yaşarken, dünya üzerinde en kıymetlilerimiz olan çocuklarımızın ruh dünyalarını korumak için neler yapmalıyız?

Öncelikle, adeta bir hasar tespit çalışması yapmalıyız? Her çocuğu kendi içinde değerlendirerek; “Neydi? Ne oldu? Ne olmadı?” gibi sorulara yanıt bulmalıyız. Böylece çocuğun gelişimine ters düşen ya da gelişmeyen taraflarını gözden geçirmiş oluruz.Bu da bir telafi çalışması için ilk adımdır.

Bu gözlemler sonucunda,  çocuğumuzda bizim başa çıkamayacağınız problemler tespit etmişsek, profesyonel bir yardım almayı geciktirmemeliyiz. Mutlaka bu profosyonel kişinin tavsiyeleri ışığında hareket etmeliyiz. Eğer olaylar karşısında ne yapacağını bilen, yetişmiş, güçlü bir anne baba tutumu varsa çocuklar elbette daha az hasarla bu süreçten çıkacaktır. Ama böyle olsa bile yaşanılanların çocuklara ileriki yaşlarında psikolojik sorunlar olarak dönmemesi için onlarla daha çok kaliteli zaman geçirmemiz gerekmektedir.

Neler yapabiliriz?

1- Nasıl ki günlük hayatta yapacağımız belli işlerin vakti varsa, çocuklarla da  birebir vakit geçireceğimiz zaman dilimi belli olmalıdır. Bu zaman diliminde neler yapacağımızı, ne konuşacağımızı çocuk bilmese de bizim zihnimizde yapacağımız şeylerin bir planı olmalıdır. Çocukla geçirilen birebir zaman dilimleri çok kıymetlidir. Bu zamanlarda sadece eften püften meseleler bile konuşulsa, çocuk bizimle vakit geçirdiği için kendini değerli hissedecektir.

2-Açık havada yapılan etkinler çocukların en çok sevdiği şeylerdendir. İklim soğuk olsa bile yürümek, koşmak, bisiklete binmek…vs kendi coğrafyanıza göre yapılan açık hava gezileri harika vakit geçirtir bize. Bol oksijen hem bedenimize hem ruhumuza iyi gelir, değil mi?

3-Uygun şartlarda evcil hayvan beslemenin çocuklar üzerindeki olumlu etkisi kanıtlanmıştır. Ne dersiniz? Bir düşünseniz.

4-En yakın kitapçıya gidip şöyle kendi ellerinizle neşeli bir kaç kitap seçmeye ve birlikte okumaya ne dersiniz? Yanına güzel bir içecek almayı unutmayın.

5-Kim demiş büyükler masal dinlemez diye… Harika masallar var.  Masalın bir kahramanı da siz olun ve dinleyin beraber .Belki de siz bir masal anlatırsınız uyumakta olan çocuğunuza.

5-Özgürce boyamak çocukların en sevdiği şey bırakın kirlensin elleri üstü. Biraz da siz yardım edin bitiversin resmi. Yaprakları boyasın, taşları boyasın, hatta ayakkabısını boyasın mutlu olsun.

6-Bir fotoğraf makinası alarak çocuğunuzun dünyasına harika bir pencere açabilirsiniz. Telefon değil, fotoğraf makinası. Onun gözünden dünyayı görmek harika bir şey olacak.

7-Bulunduğunuz şehirde gezilecek tarihi ve turistik yerler mutlaka vardır. Ne duruyorsunuz o zaman?  Başlayın en yakınınızdakinden. Fotoğraf çekmek için harika bir etkinlik.

8-El sanatları ile ilginiz varsa evde bunlarla ilgili çalışmalar yapabilirsiniz.

9-Bir müzik aleti çalmak onun ruhuna çok iyi gelecektir .Kimbilir belki birlikte öğrenirsiniz…

10-Çocuklar en çok akranları ile beraber olmayı severler. Bir akran grubu oluşturmak ve bu grupla birlikte oyunlar oynamak, geziler yapmak onları en çok mutlu eden şeylerdendir.

Aslında bu saydığımız on madde sadece bu süreçten etkilenmiş çocuklar için değil her çocuk için yapabileceğimiz etkinliklerdir. Çocuklarımızla geçireceğimiz özel zamanlarda farkında olmadan onlarda oluşan olumsuz duygu ve düşünceleri de öğrenmiş olacağız. Ve yine onlarla vakit geçirerek bu duygu ve düşünceleri düzeltmiş olacağız.

Emek, sevgi, neşe ekilen yerde mutlaka yeşerir, filizlenir, meyve verir. Minik kalpler bu meyveler için en güzel yerlerdir. Değmez mi çocuklarımızın içini yeşertmeye? Biz öyle bir yeşertelim ki onların kalplerini, herkes gelip onların gölgesinde dinlensin, en güzel meyveleri orda yesin. Bir daha ne kurusun bahçeleri, ne pas tutsun yürekleri…Bu yaşadıkları son olsun …

Son olsun… 

TÜRK - İSLAM MİMARİSİNDE “SEKİZ” Doğan YÜCEL / Bosna Hersek

23 Ağustos 2021

İŞTE GELDİM...

23 Ağustos 2021

Yorumlarınız

  1. “Yeşersin Kalpler” demişsiniz ve çok ehil bir reçete sunmuşsunuz bize. Çocuklar…Ah masum kalplerin sevimli bakıcıları! Neler yaşadılar değil mi şu küçücük ömürlerinde! Amq yazınızı okudukça insan ümitlenip mutlu oluyor. Hemen harekete geçmek istiyor. Aynı durumdaki herkes okumalı yazınızı herkes tutmalı çocuklarının ellerinden.
    Emeğinize, ilminize, kaleminize sağlık…

    Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir