Süleyman Çetinoğlu
Ve üçüncü günü bayramın bugün; haziranın altısı,
Arafta gerçeği ararken Side’si, Lara’sı, Konyaaltı’sı.
Elle yokladıkları aynalara küsüp gitti, kaldı on altısı.
Hayat nefeslerinden kalan bir nefeslik anı çaldınız.
“Her yüksek mevkiye, tepeye alamet diken” sizler! (1)
Bugünler yarınları gizler ve bugünleri yarınlar izler.
Gölgeleri köhne duvarlara düşen izbelerde dehlizler,
Hafızamızın ambarında incinen maceraları çaldınız.
Yalanla beslenen riyakâr işlerle şer kuyusu kazdınız,
Nefretini sanatlaştıran yalan dünyada azdıkça azdınız!
Kurşun kalemle değil kurşun gibi kalemlerle yazdınız:
Bir herif, bir şerif kaldınız. Alın teri dökmeden çaldınız.
Kaderin cilvesi; polemikçi yazarlar gibi teri dökmeden,
Kurduğunuz yalanlar dünyasının zincirleri çökmeden,
Güdük medeniyetin koyları çürük sözlerle sökmeden,
“Tutunca merhametsiz zorbalar gibi tutup” çaldınız. (2)
Yalanlarınız bir bir ortaya çıkınca bir gün geçmişe ait,
Bedenlere, duygulara girdiniz hep, müsait, namüsait.
Alıkoyamaz iradelerimizi heder ettiğiniz onca vesait,
İstikbal’in imkân zeminlerinde gizli binekleri çaldınız.
Derler ki; insanın yettiği, evlâdır bazen kattığından,
Bin senelik devir iflas edip de gayyaya battığı andan,
Murdarlaşmış kişiler, murdar işler yapıp sattığından,
Dünya hengâmesinde şahsiyet mefhumunu çaldınız.
Ateşe çağıran o öncüler, tapılan mabudlar; özgürler!
O her böbürlenen zorbanın kalbini Rabbim mühürler.
Zikirlerinden gafil, evratlarından hali olmasın hürler;
Bayatlamış yoz şeylere meyilli zayıf kalpleri çaldınız.
Hâlâ çalarlar her telden oymak oymak, bölge bölge;
Sizi izler cisimler âlemini temsil eden o sinsi gölge.
“Benim Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir” Bilge. (3)
İntikamlarla uğraşırken, incinen âlimi, Arif’i çaldınız.
Aynı jenerasyondan beslenen hissiz, örtülü, örtüsüz,
Bir patika bulup, yazacağız o nice heceleri dürtüsüz.
Şafak horozları çoktandır ötmeye başladı gürültüsüz.
Kızlarımın yüzünde kırmızılaşmış hayâmızı çaldınız.
06.06.2019
(1) Şuara 128
(2)Şuara 130
(3) Şuara-188