KUR’ANLAŞALIM, RAMAZANLAŞALIM

KUR’ANLAŞALIM, RAMAZANLAŞALIM

HASAN ŞAHİN / ALMANYA

Resul-i Ekrem Efendimiz bir gün minbere çıkarken her basamakta “Amiiin” dedi. Hikmetini soran sahabelere şöyle dedi:

“Cebrail aleyhi selam geldi ve bana ‘Ramazan’a eriştiği halde bir insan Ramazan’ın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah’ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah’ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula! Burnu yerde sürtsün!’ diye dua etti. Ben de ona ‘âmin’ dedim. (Buharî, el-Edebü’l-Müfred, 1/338)

Peygamber Efendimiz’in Hz. Cebrail ile beraber yaptığı bu dua; Ramazan’ın faziletine zayıf inananlara bir uyarı, gaflette olanlara ciddi bir tembih, tembel ve rehavette olanlara büyük bir ültimatomdur.

O halde Ramazan’ı şerifi nasıl ihya edelim?

Yüce Allah ferman etti: “Ey Resulüm ve ey Müslüman! Gece biraz ilerleyince kalk namaz kıl ve yavaş yavaş Kur’an oku!” (Müzzemmil suresi, 1-4)

Öyle bir Kur’an okuyalım ki; dinleyen kulaklarımız, insanlar ve melekler zevk, lezzet ve enerji alsınlar. Dilimiz telaffuzuyla, aklımız anlamıyla, kalbimiz de tasdik etmekle, ruhumuz da manevi iklimiyle şahlansın.

Öyle bir Teravih namazı kılalım ki, o teravih namazı geçmiş günahlarımızın affına vesile olsun, manevi makamımızı yükseltsin, ahlakımızı güzelleştirsin ve nefsimizi terbiye etsin. Çünkü Allah’ın     Resulü müjde verdiler ki: “Kim iman ve ihlasla Ramazan’da gece ibadetini (teravih namazını) eda ederse geçmiş günahları af olur.” (Ahmed b. Hanbel, II/529).

Günlük namazlarımızı öyle kılalım ki, ayet-i kerimeleri doğru ve güzel okuyarak, tecvit kurallarına uyarak, kulağımızla duyarak, kalbimizle inanarak, yavaş yavaş, coşku ve heyecanla yaşayarak, tespih, dua ve   zikirleri gönülden yaparak; aklımızı, kalbimizi ve ruhumuzu namaza bağlayarak; namazın rükünlerini eda ederken organlarımızı tadili erkana uyarak yapalım ki, namazımız Allah’ın sevdiği ve kabul ettiği bir namaz olsun.

Kur’an ve sünnet kurallarına uyarak öyle biz namaz eda edelim ki, o namaz bizi her türlü günah ve kötülüklerden uzaklaştırsın, ahlakımızı güzelleştirsin, Allah’ın sevdiği, meleklerin dua ettiği, müminlerin de ülfet ettiği bir kul haline gelelim.

Allah’ın Resulü buyurdular: “Sahur yemeği yiyin, zîrâ sahurda bereket vardır.” (Buhârî, Savm, 20). Öyle bir sahur yapalım ki, o sahurda aşk, şevk, lezzet ve coşku ile eda edeceğimiz teheccüD namazı, kılacağımız hacet, okuyacağımız Kur’an, yapacağımız dua, edeceğimiz istiğfar; akıl, kalp ve ruhumuza gıda, kabrimize nur, ahiretimize yoldaş olsun.

Gerek kitaplardan okuyarak ve gerek internetten sohbet dinleyerek her gün ilim öğrenmeye zaman ayıralım. Ramazan’da açıklamalı meal    okuyalım veya dinleyelim. Çünkü ilim öğrenmek en büyük ibadetlerden biridir. İlim öğrenen farz sevabı kazanır. İlim öğrenenlere Allah’ın iki cihanda da öyle lütufları var ki, Resul-i Ekrem Efendimizin haber vermişti: “İlim öğrenenlere melekler kanatlarını gerer (yani el üstünde tutar) kâinattaki bütün varlıklar, hatta denizlerdeki balıklar bile dua eder.” (Tirmizi, İlim 19).

Öyle bir oruç tutmalıyız ki, o oruç bizi takvaya ulaştırsın. Yüce Allah’ın müjde verdiği o manevi makama ulaştırsın: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı    gibi, size de farz kılındı.” (Bakara suresi, 183).

Yüce Allah’ın razı olacağı bir orucu tutmak için; gözümüzü haramlardan ve faydasız sosyal medya dedikodularından, kulaklarımızı kötü, boş ve faydasız duyumlardan, dilimizi kötü ve faydasız kullanmaktan, ellerimizi ve ayaklarımızla faydasız işler yapmaktan uzaklaştırarak, hakiki oruç tutmalıyız. Akıl, hayal, kalp ve ruhumuzu da kötü düşüncelerden uzak tutarak hakiki oruç tutalım.

Yani avam orucu değil, “Ehassu’l havas” orucu tutalım.

Fahri kainat efendimiz ferman ettiler: “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm 82). İftar ve sahur zamanlarını öyle planlayalım ki, dost, arkadaş, kardeş ve sevdiklerimizle beraber iftar sofralarımızı şenlendirelim. Ne kadar çok kişiye iftar, o kadar çok sevap kazanma fırsatını değerlendirelim.

Allah’ın şanlı Resulü buyurdular: “Oruçlunun iftar vaktindeki duası reddedilmez.” (Tirmizî, Daavat 128, 130). İftar vaktinden en az 10 dakika önce hep beraber oturup dua dua yalvaralım. Madem duaların daha çok kabul zamanıdır. Öyle ise kendimiz, ana-babamız, eşimiz, evlatlarımız, kardeşlerimiz arkadaşlarımız ve bütün insanlar için hazin hazin, yalvara yalvara dua edelim.

Ramazan’ı şerifte yapacağımız en önemli salih ibadetlerden biri; aile bireylerimize, komşu, dost ve arkadaşlarımıza oruç tutmayı, Kur’an okumayı, namaz kılmayı, dua etmeyi sevdirmek, özendirmek ve teşvik etmektir. Bu emri bil maruf görevimizdir.

Ramazan’ı şerifte yapmayacağımız şeyler de var: İster söz ister yazı ister sosyal medya ile olsun gıybet etmeyelim, yalan, iftira, faydasız paylaşım, menfaatsiz video izlemeyelim. Faiz, haram kazanç, haram harcama ve hiçbir şeyi israf etmeyelim. İhtiyaç kadar yiyelim.

Ey Ramazan’ı çok verimli yaşamaya gayret eden kardeşlerim!

Cehennem kapılarının kapatıldığı, cennet kapılarının açıldığı, günahların affedildiği, hayırların çoğaldığı, derecelerin yükseltildiği ve    Allah’ın rızasının kazanıldığı Mübarek Ramazan ayını çok güzel bir şekilde planlayalım. Zamanın altın dilimini çok güzel yaşayarak hayatımızı altına çevirelim Ramazanlaşalım, Kur’anlaşalım.

İNKİSAR (*)

24 Mart 2023

GERÇEK DOĞUM

24 Mart 2023

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir