MUSİBETLERE KARŞI İNANCIMIZ

MUSİBETLERE KARŞI İNANCIMIZ

HASAN ŞAHİN / ALMANYA

Türkiye, Suriye ve Ürdün’de çok büyük bir deprem yaşandı. Binlerce insan öldü, on binlerce insan yaralandı ve on binlerce bina yıkıldı. Kış gününde yüzbinlerce insan evsiz sokakta kaldı. Bu dehşetli olaya nasıl bakacağız?

Birincisi dünyevi bakış açısı: Bu kadar insan öldü, yaralandı, binalar yıkıldı, kış gününde insanlar sokaklarda kaldı. Manzara çok vahim!

İkincisi uhrevi bakış açısı: Ölenler inşallah manevi şehit oldular. Yıkılan evleri ahiretlerine sevap ve sermaye oldu. Bazı müminlerin günahlarına keffaret oldu. Bazı kimseler imtihan yaşıyor. Bazı kimselerin manevi derecesi yükseliyor. Yaralananlar gazi olup büyük sevaplar kazandılar. Bu bakış açısıyla Allah katında herkes kazanır.

Geçmişe ve musibetlere kader olarak bakacağız, hakkımızda takdir edilen şeyleri tenkit etmeyeceğiz. Allah’ın icraatını beğenmemezlik yapmayacağız. “Keşke şöyle olmasaydı!” demek Allah’ın takdirini tenkit etmektir.

Sonuçları itibariyle elbette ki güzel, faydalı ve hikmet yönleri vardır. Dünya ve ahiretin bütün mal ve mülkü Allah’ındır. O malında ve mülkünde istediği gibi tasarruf yapar.

Geleceğe ise; irade yönüyle bakıp neler yapacağımızı planlayalım ve yapalım.

Depremzedelerin dışında yaşayan insanların görevleri nelerdir?

Birincisi bütün imkanları zorlayarak maddi yardım: Peygamber Efendimiz ve şanlı sahabeler Mekke-i Mükerreme’de 13 yıl hakaret gördüler, sövüldüler, dövüldüler, hapsedildiler, işkence gördüler, öldürüldüler, mallarını gasp edildi ve anavatanlarından sürgüne gönderildiler. Medine-i Münevvere’yi vatan edindiler. Yıllar sonra Mekke’de çok büyük bir kıtlık yaşandı. Alemlere rahmet olarak gönderilen Şanlı Nebi kıtlığı haber alınca kendine ve ashabına bu kadar zulüm yapan Mekkelilere çok büyük miktarda insani yardım gönderdi. Çünkü insani yardım Yüce Allah’ın emridir. Mazlum, mağdur, çaresiz ve muhtaç olan kimselerin dinine, ırkına, milletine ve geçmişine bakılmaz, yardım edilir.

Ey sadık, vefalı ve fedakar kardeşlerim! Bizler de şanlı önderimiz Hazreti Muhammed aleyhisselamın yaptığı gibi yapalım. Depremlerin yaşandığı bölgelerde kim yaşarsa yaşasın onlara maddi yardımda bulunmak dini, ahlaki ve insani görevimizdir. İmkanlarımıza göre destek olalım, yardım edelim.

İkincisi manevi yardım: Şahsi olarak her namazların arkasından hem sohbetlerin başlangıç veya sonunda hem de manevi şirket denen dua grupları oluşturarak musibetlerin defi ve rahmetin celbi için dua dua yalvaralım. Fert veya gruplara bölüştürerek Fetih suresinin metnini ve açıklamalı mealini 19 kez okuyalım. “Ya Latif Ya Allah” ismi celalini 129 defa güzelce zikredelim. Tövbe ve istiğfar edelim. “La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin” ayetini tekrar edelim.

Bir bela, bir musibet ve bir şey kaybettiğimiz zaman ne söyleyeceğimizi ve nasıl bir imana sahip olacağımızı Yüce Allah bize öğretiyor: “İnna lillahi ve inna ileyhi raci’un” Yani “Onlar (inananlar), başlarına bir musibet geldiğinde ‘Biz ancak Allah için varız (Ona iman ve itaat etmek için yaratılmışız) ve biz sonunda ona döneceğiz’ (sahip olduğumuz nimetler geçicidir ve bize Allah’ın emanetidir.) derler.” (Bakara suresi, 156)

Bela ve musibetlerin maddi ve manevi sebepleri vardır. İşlenen günahlar yerküresini ve bütün varlıkları hiddete getirir. Onun için herkes kendi muhasebesini yapmalı ve düşünmeli; “Ben Allah’a hakkıyla kulluk görevimi yapıyor muyum?” İman, ibadet, ahlak ve insan hakları yönüyle eksiklerim var mı? Samimi olarak tövbe ve istiğfar edip eksiklerimi tamamlamalıyım.

Depremlerin her insana verdiği farklı mesajları var:
• Allah Teala’nın kudret ve azametini,
• İnsanların aciz, fakir ve çaresizliğini,
• Günahkarların tövbe ve istiğfar etmeleri gerektiğini,
• Müminlerin yaptıkları işlerin Kur’an ve sünnete uyup uymadığını muhasebe etmelerini,
• Büyük kıyametin küçük bir örneği olduğunu,
• Müminlerin kulluk görevlerini hakkıyla yapıp yapmadığını,
• Gaflet ve cehalette olanları uyandırdığını,
• Günahları olanları ikaz ettiğini,
• Çok daha fazla dua etmenin zamanı olduğunu hatırlatır.

Hicretin beşinci yılında Medine-i Münevvere de deprem olmuştu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle bir uyarıda bulundu: “Rabbiniz, sizi razı olacağı duruma döndürmek istiyor. O halde siz de onun rızasına dönün.” (Üsdü’l-Gâbe, 1/22)

Deprem herkesi dehşetli bir şekilde sallıyor ve kendinize gelin, uyanın, hakiki kardeş olun. Kur’an ve Sünnet’e göre yaşayın diyor. Bu hadisi şerif bizlere şu dersleri veriyor:
• Ey inkarcılar! İmana gelin.
• Ey münafıklar! İmanınızda samimi olun.
• Ey Müminler! Bütün ibadet ve işlerinizde ihlaslı, samimi olun.
• Ey imanı zayıf olanlar! İmanınızı kuvvetlendirin.
• Ey ibadetlerde eksikleri olanlar! İbadetlerinizi tam ve kaliteli eyleyin.
• Ey gaflet içinde olanlar! Uyanın, Allah’a hakiki kulluk edin.
• Ey varlıklı insanlar! Fakir, mazlum ve muhtaçlara maddi ve manevi yardım edin.
• Ey insanlar! İnkar, şirk, günah ve zulümlere girmeyin. Allah Teala’nın razı olacağı bir hayata dönün.

Depremde ölenlere Yüce Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar, geride kalanlara sabır ve metanet, depremi yaşamayanlara da acil maddi yardım ve dua etmeyi Yüce Allah nasip etsin.

NASIL BİR BEDEL?

10 Şubat 2023

KIRILAN FAY: AHLAK

10 Şubat 2023

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir