ÜÇ CENAZE

ÜÇ CENAZE

Ali AKKIZ / Tanzanya

“Ey nefsim! Bil ki evvelki adam kâfirdir veya fâsık-ı gafildir. Şu dünya, onun nazarında bir matemhane-i umumiyedir. Bütün zîhayat, firak ve zeval sillesiyle ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insan ise ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük mevcudat, ruhsuz, müthiş cenazeler hükmündedirler. Daha bunun gibi çok elîm, ezici, dehşetli evham, küfründen ve dalaletinden neş’et edip, onu manen tazip eder.”  [İkinci Söz]

Türkiye dışında üç farklı coğrafyada yaşadım, tamamen farklı. Sıradan bir insan olarak basit gözlemlerde bulundum. Keşke İngilizce ve ekonomi eğitimi yanında psikoloji ve sosyoloji eğitimi de alsaydım, diye düşünmüyor değilim. O zaman insanlara ve hadiselere daha farklı bakabilme imkanım olurdu herhalde. Bir öğretmen olarak çok kimseyle temasım oldu, bir çok olayla karşılaştım.  Coğrafyalar benim için yeniydi. O yüzden her şey orijinal, her bir şey ilgi çekiciydi. İnsanları ve olayları gözlemleme fırsatım oldu. Bende iz bırakan olaylardan biri de, bu üç coğrafyadaki hepsi birbirinden farklı üç cenaze merasimiydi.

İlki Rusya’daydı:

Okulumuzun müdür yardımcısı Rima Hanım’ın emekli asker olan babası vefat etmişti. Türk öğretmenleri temsilen ben ve iki arkadaşım cenaze merasimine katılmıştık. Yolda giderken  Rusça veya Tatarca başsağlığı nasıl dilenir, diye birbirimize sorduk. Hepimiz Türk’tük ve ilk defa farklı milletten bir insanın cenaze merasimine katılıyorduk. En azından Türkçe olarak “Başınız sağ olsun.” deriz, bunun ne anlama geldiğini de tercüme ederiz, diye düşündük. Öyle de yaptık. Hiç birimizin bir tecrübesi yoktu. Apartmanın üçüncü katındaki eve girdiğimizde salonun tam ortasında bir tabut duruyordu. İçinde Rima Hanım’ın vefat eden babası, askeri üniforması giydirilmiş bir şekilde duruyordu. Yüzü açıktı. Ürpermedim değil. İlk defa ölü bir insanı böyle görüyordum. Ara sıra Rima Hanım’ın ağlama sesi geliyor, odadaki derin sessizliği sadece o bozuyordu. Ağlıyor, “Güzel insandı.” diyor; bir daha ağlıyor, “Beni bıraktı gitti. Ben şimdi kimle konuşacağım. Güzel babacım.” diyordu. Ziyarete herkes elinde bir demet çiçekle geliyor, Rima Hanım’a sarılıyor, tabutun etrafındaki boş sandalyelerden birine oturuyordu. Ne kadar süre geçti bilmiyorum, tabutu taşıyacak insanlar geldi. Dört bir tarafından tuttukları tabutu kaldırıp, dış kapıya doğru dikkatlice geçirdiler. Rima Hanım tabutu durdurup bir kez daha babasının yüzüne baktı, göz yaşı döktü. Onu teselli etmeye çalıştık: “O diğer dünyaya gitti. Orada tekrar buluşacaksınız.” dedik. Rima Hanım, “Hayır, o toprak olacak. Hayatı artık bitti. Bir daha görüşemeyeceğiz.” dedi. Ahiret inancı yoktu. Babası için her şeyin bittiğini düşünüyordu. Ona göre insan, bir bilinmezden hayat sahnesine çıkmış, yaşamış, sonra tekrar bir bilinmeze gidiyordu.

Küçük bir toplulukla cenazeyi tabutuyla beraber  toprağa verdik. Bu esnada mezarlıktaki başka başka insanlar dikkatimi çekti. Bir mezarın başında üç sarhoş genç vardı. Kadeh kaldırıp, mezardaki arkadaşlarının şerefine içiyorlardı. Dördüncü kadehteki vodkayı da mezarın üstüne döküyorlardı. Daha önceleri dördünün yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş.  Toprağı bol olsun, vodkayı severmiş. Her yıl aynı tarihte vefat yıldönümünde bu seremoniyi yaparlarmış.

İkincisi Hindistan’daydı:

Tatil dönüşü, Yeni Delhi’deki evime geldiğimde, evin etrafında büyük bir kalabalıkla karşılaştım. “N’oldu?” diye sordum. Ev sahibim vefat etmiş. Ben alt katta kiradaydım. Eşine başsağlığı dilemek için yukarıya, yanına çıktım. Kadıncağız hüngür hüngür ağlıyordu. Başsağlığı diledim. Teşekkür etti. Ev sahibim Sih bir aileye mensuptu. “İnancınıza göre reenkarnasyon olduğu için nasıl olsa yeni bir hayata başlayacak. Yanından ayrılsa bile başka bir yerde tekrar hayatına devam edecek. Üzülmeyin.” dedim kadıncağıza. O ise ağlamaya devam ederek, “Din büyüklerimiz öyle diyor ama ben gidip de geri dönene hiç rastlamadım. Ben eşimi çok seviyorum. Öldükten, geri döndükten sonra da beraber olmak istiyorum. Burada ölmüş, başka bir yerde  hayata başlamış; beraber olamadıktan sonra bana ne faydası var?” dedi. Reenkarnasyon onu teselli etmeye yetmiyordu.

Ev sahibimin cenazesini krematoryumda yaktılar. Küllerini ise bir küp içerisinde  eşine verdiler.

Üçüncüsü Tanzanya’daydı:

Mzee İsmail ile uzun süredir tanışıyorduk. Bayramlarda seyranlarda ziyaretine gider, elini öperdim. Son zamanlarda  kalp rahatsızlığı onu epey hırpalamıştı. Bir gün covidden dolayı nefes darlığı çekince  hastaneye kaldırmışlar. Haber alır almaz kaldırıldığı hastaneye koştum. Rahat nefes alamadığı için onu tüpe bağlamışlar, sürekli oksijen takviyesinde bulunuyorlardı. Onu sandalyede otururken bulduk. Nefes almakta zorlandığı için yatağı tercih etmiyordu. Son üç gün gözü uyku yüzü görmemiş, bu da onu epey yormuştu. Beni sesimden tanıdı. Gözünü açıp bakmaya mecali yoktu. Ahiret yolcusu olduğuna artık emindi. Yaşadığı rahatsızlıktan şikayettte bulunmadı. “Bunları Rabbim gönderiyor. Günahlarıma keffaret oluyor, derecemi yükseltiyor. Çektiklerimin karşılığını kat kat verecektir. Çünkü O (cc) Kerim’dir.” diyordu.

Çok geçmedi, vefat haberini aldık. Cenaze merasimi, Darüsselam’ın Mesani bölgesindeki Anwar Camiinde yapıldı. Oradan Hint Okyanusu’na nazır aile kabristanında ulu bir baobab ağacının dibinde, çoğunluğu gençlerden oluşan bir grup tarafından ilahiler, neşideler, kasideler, tekbirler eşliğinde toprağa verildi. Tanıdık dostları Kur’an okudu, Fatihalar gönderdiler. Samimi gözyaşlarına şahit oldum. Kabristandan dönerken caminin kadınlara ayrılan kısmında kızı ve torunlarıyla karşılaştık. Onlara başsağlığı diledik. Onlar da, “Allah’tan geldik, yine ona döneceğiz.” diye mukabelede bulundular. Biz de, “Allah korktuğundan emin, umduğuna nail eylesin.” diye hayır duada bulunduk.

DİL TUTUMU

29 Eylül 2021

DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEYE DAVET

29 Eylül 2021

  1. Çok ilginç bir yazı! Üç inanış, üç ayrı cenaze adeti ve ölmekle değişen hayatlara geride kalanların bakışları…Böyle bir mukayese tecrübe gerektirir tabi ki. Yazmak da çok güzel fikir…
    Kaleminize,yüreğinize sağlık hocam.

    Cevapla
  2. Allah sonumuz hayri etsin.

    Cevapla
  3. Çok ilginç bir kıyaslama olmuş

    Cevapla
  4. Güzel bir analız olmuş. Ellerinize sağlık.

    Cevapla
  5. Güzel bir analık olmuş. Ellerinize sağlık.

    Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir